Bu soruya iki açıdan bakmanın uygun olduğunu düşünüyorum. Ben herkesin hayatında borsa hisse senetlerinde olduğu gibi bir portföy olması gerektiğini, iş hayatıyla özel hayatında yapmaktan keyif aldıkları uğraşların bir bileşeni olması gerektiği taraftarıyım. Siemens çalışmaktan son derece keyif aldığım, sevdiğim, beni zenginleştiren bir şirket ve bana dikey ve yatay kariyer fırsatlarıyla kendimi bulabileceğim ileriye yönelik çok fazla alan sunuyor.
CrossFit çok zor bir spor olmasına karşın buradan aldığım enerji beni antrenman sahasında besliyor. Eminim tüm gün spor alanında oturup çalışsaydım bu kadar enerji dolu ve hevesli olamazdım. Ben bu yıl CrossFit Games Open'da Türkiye 10.su oldum. İlk 3'e baktığım zaman zamanının tamamını buna ayıran halter ve jimnastik kökenli atletlerimizin olduğunu görüyorum. Bu değerli kişilerle kafa kafaya gelebildiğimi görmek son derece memnun edici olmasına karşın belki hiçbir zaman onların seviyesine gelemeyeceğimi de biliyorum. Bu bir trade-off, yani bir tercih meselesi, nerede olmak istediğinizin bir tercihi. CrossFit'e zamanımın 100%'ünü ayırmak yerine bu sporu beni iş hayatında da besleyen, enerji veren ve mutlu eden bir uğraş olarak görüp bu kapsamda elimden gelenin en iyisini vermeye çalışıyorum.
Antrenmanlarım genellikle mesai sonrasında 19:00-21:00 arasında oluyor. Yüzdüğüm günler ise 21.00'de havuza gidiyorum. Çalışma şartları olarak da kendi programım rahatlıkla ayarlayabiliyorum. Siemens'te benim deneyimime göre masa başında ne kadar oturduğundan öte işin yapılıp yapılmadığına, sonucun ne olduğuna bakılıyor. O sonucu verebildiğim sürece de yöneticilerim bana esneklik sağlayabiliyorlar. Yine başarılarımdan dolayı ben tebrik ediyor, şakayla karışık artık benden korktuklarını söylüyorlar. Son olarak Kartal Kampüsümüz'de yer alan spor salonunda da örneğin öğle aralarında çalışabiliyorum ki bu da günlük temponun içerisinde bana büyük bir avantaj sağlıyor.