Anlatsın
Giriş
SEO ile nasıl tanıştınız? Zeo'nun kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
Yiğit Konur
Yiğit Konur
Genel Direktör, Zeo
Transkript
İki bin beş yılında, yani on beş on altı yaşlarındayken İzmir'de Milli Piyango Anadolu Lisesi'nde okuyordum. O dönemde web forumları çok popülerdi. Biz de arkadaşlarla, "Neden biz de bir forum açmayalım?" dedik. Araştırmalara başladıktan sonra, bir web sitesi açtığımızda trafik ihtiyacımız olacağını fark ettik. Çünkü üyeler gelmeye başlamıştı. Ancak o dönemlerde sosyal ağlar çok popüler olmadığı için insanlar bu tür forumlarda vakit geçiriyorlardı. "Forum yazınca Google'da nasıl üste çıkarız? İnsanlara nasıl daha kolay ulaşırız?" gibi sorularla yurt dışında araştırmalara başladım. O dönemde Türkiye'de bu konuyla ilgili yazılmış bir kaynak yoktu. Sonra okuduklarımı uyguladıkça, sistemin trafiğinin gerçekten çok iyi bir noktaya geldiğini ve hızlı bir büyüme gerçekleştirdiğini gördüm.

Bunun üzerine, bu bilgileri bir yerde paylaşıp yazmaya ne dersin dedim. İki bin altıda bir Blogspot sitesi kurmuştum ve orada yazmaya başlamıştım. SEO ile ilgili bir alan adı açalım dedik ve bu alan adıyla yayına girelim. SEO teknikleri üzerinde çalışmaya başladım. Bu süreçte yavaş yavaş müşteriler gelmeye başladı. O tarihlerde on altı, on yedi yaşlarındaydım. Bu dönem, üniversite yıllarıma denk geliyordu. Üniversite döneminde işler güzel gidiyordu, ancak büyük şirketler bu işi yapabilmek için "Sen freelancer'sın, biz seninle nasıl çalışabiliriz?" demeye başladı. Ben de, "Tamam, artık bu işi bir şirket haline getirmenin vakti geldi," dedim.

İki bin on yılında, SZom'u kurduk ve çalışmalara başladık. O dönemde biliyorsunuz, bir kentte Cyber Park var. Cyber Park'ta ilk şirket için başvuruyu yaptık ve kabul edildikten sonra SEO alanında hem bir ajans hem de yazılım geliştiren bir şirket olarak çalışmalarımıza başladık. Ardından işler yavaş yavaş büyümeye başladı. Ankara ofisimizde kalabalıklaşmaya başladık ama müşterilerimizin yüzde sekseni, doksanı İstanbul'daydı. Sürekli olarak İstanbul'da toplantılar yapmak, yeni satışlara hazırlanmak zorundaydık. Her gün son uçağıyla gidip, bütün gün dört beş toplantı yapıp Ankara'ya geri dönmek yavaş yavaş bizi yormaya başlamıştı. Sonunda, "İstanbul'da neden bir ofis açmayalım?" dedik. Bu düşünceyle bir arayışa girdik. Önce bir home office'te başladık, sonra tamamen bir ofise geçtik. En son üçüncü ofisimiz burası.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.