Müşteri kendi ihtiyaçları doğrultusunda sizin aslında önden öngöremediğiniz farklı ihtiyaçları da size aksettirip Microsoft olarak bizim buna nasıl bir çözüm bulacağımızı sorarak geldiği zamanlar olabiliyor. Ya da biz gerek farklı projelerdeki ve farklı müşterilerdeki referanslarla, gerek kendi içimizde beyin fırtınası yaparak o belli müşteride nasıl yeni projeler geliştirebileceğimizin, müşterinin neye ihtiyacı olabileceğinin cevabını onlara sunarak da ilerleyebiliyoruz. Yani ihtiyaçlar ya müşteri tarafından belirleniyor, ya da proje fikri olarak sizden gidiyor. İkisi de mümkün. Sonrasında bu, müşteri tarafında değerlendirme sürecine tabi tutuluyor. Bu fikir müşterinin ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak size geldiyse o süreç daha uzun sürüyor. Günün sonunda da şöyle ilerliyorsunuz; öncelikle bir değerlendirme süreci oluyor, yaptığınız çözümün müşteriye sunulması, sonrasında bu çözümün proof of concept süreci, sonrasında tekliflendirilmesi ve mümkün oluyorsa satışı. Sattıktan sonra da iş bitmiyor. Bu sefer ürünün idamesiyle ilgileniyoruz. Üründe sıkıntı olup olmadığı, projenin başarılı olup olmadığına bakıyoruz. Aslında bir proje yaşam döngüsü içerisinde sürekli takibiniz gerekiyor. Müşteri İlişkileri Yöneticisi de bu işin her aşamasında bir fiil yer alıyor.