Analitik düşüncenin yaratıcı yaklaşımdaki yeri nedir?

"Analitik" kelimesi ilk defa John Milton tarafından "Paradise Lost" (Kayıp Cennet) eserinde kullanılmıştır. Bu eser, Satanizm'in "Şeytan İncil"i olarak kabul edilir. Tanrı, "Hepiniz peygamberin önünde secdeye varacaksınız. Çünkü ben alemleri onun yüzü suyu hürmetine yarattım," der. Şeytan ise, "Beni topraktan yarattın, beni ateşten yarattın," şeklinde yanıt verir. Şeytan, "O etten kemikten, ben ateştenim; ben onu yakarım," diyerek bir analiz yapar. Aslında analitik düşüncenin özü gerçekten de Şeytan’dır ve bu kelime anlamıyla da John Milton tarafından ortaya konmuştur. Şeytan, ateşin eti ve kemikleri yakabileceğini ifade eder.

Bu yaklaşım son derece yaratıcıdır, dikkat çekici bir nokta da budur. Çünkü daha önce hiç kimse böyle bir çıkarım yapmamıştır. Nur, et, toprak, kemik, hava, tahta gibi unsurlar göz önüne alınmamıştır. Zira yaratıcılığın kelime anlamı değişmiştir. Artık yaratıcılık, eskisi gibi uçuk bir kavram olarak değil, amaca ulaştıran verimli bir araç olarak görülmektedir.

Bu aşamada ajansımızın var olma sebebi, o analitik düşünme yeteneğimizdir; bu, bizim bel kemiğimizdir. Neden? Çünkü biz sadece yaratıcı olmak istemiyoruz; verimli yaratıcılık sergilemek istiyoruz. Müşterimizin ihtiyaçlarını net bir şekilde öğrenip anlayarak, kimi zaman bu ihtiyaçları kendimiz belirleyip güncelleyerek, onlara ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için hangi araçları kullanarak neler yapmamız gerektiğini ve nelerin yapılmaması gerektiğini anlatıyoruz.

Bu süreç, uçuk yaratıcılığın tam tersine, oldukça analitik bir süreçtir; araçlara, rakamlara, verilere ve araştırmalara bağlıdır. Ayrıca müşteri isteklerine de bağlı bir süreçtir. Yani baştan aşağı son derece analitik bir yaklaşımdır.