Unilever Food Solutions çok güçlü markalara sahip, Unilever’in markaları Knorr, Lipton gibi büyük markaları bütün dünyada ev dışı sektöründe görebiliyoruz. Bu markaların yanında aynı zamanda büyük bir servis ağımız var, yani çalıştığımız müşterilere birtakım faydalar sağlıyoruz. Bunda global tecrübemiz çok büyük bir fayda sağlıyor, çünkü dünyada her gün binlerce şef bizim tarafımızdan ziyaret ediliyor ve onlardan öğrendiklerimiz var ve bu global tecrübeleri onlara aksettirdiğimiz bir ortamdan bahsediyoruz. Dolayısıyla müthiş bir sektörde önemli bir bilgiye sahip Unilever. Bu bilgileri nasıl kullanıyoruz: müşterilerimizin menülerini daha lezzetli ve sağlıklı hale getirme, onların maliyetlerine yardımcı olmak ve de onların müşterilerine, yani tüketicilere daha iyi servis vermelerini sağlama anlamında onlara büyük bir katkı sağlıyoruz. Burada yaptığımız biraz daha be to be marketing, be to be business yapıyoruz, bu Unilever’den, genel işinden biraz daha farklı bir yapı. Dolayısıyla iş yapış modelleri genel anlamda biraz daha farklı. Ama buradaki en kritik konu bizim için bir kere gıda aşkı son derece önemli. Yani gıdayı, yemek yemeyi, yemek kültürünü sevmek bizim işimizde son derece önemli. Çünkü insanlara yemek yemenin bir aşk olduğu gerçeğiyle şefler kendilerini bir sanatçı olarak görüyorlar ve bence bunda da haklılar, onlara yaklaşırken bu aşkınızı hissettirmeniz gerekiyor, bunu içten yapmak gerekiyor. Dolayısıyla gıda aşkı bizim için son derece önemli.