London School of Economics'te yaptığım işletme yüksek lisansı benim için her anlamda çok faydalı oldu. Aslında oraya gitme hedefine, aynı okulda yaz okulunda bir ders almaya gittiğimde karar vermiştim. Oradaki entelektüel ortam ve onun tetikleyici etkisi beni çok olumlu anlamda etkilemişti. Lisansımı bitirdikten yaklaşık bir yıl sonra yüksek lisansa başladım. O süreçte yönetim danışmanlığı sektöründe çalışıyordum ve bir yandan başvuruya da hazırlanıyordum.
Benim için işletme yüksek lisansının en önemli sebeplerinden biri, matematik bilgisini geliştirmek ve ekonomi, finans, yönetim gibi alanlardaki temel teorileri anlamak istememdi. Bu konuda eğitim oldukça faydalı oldu. LSE'nin en önemli özelliklerinden biri, biraz daha iş dünyasına yönelik bir bölüm olmasına rağmen teorik tarafının fazla olmasıdır. Bu da kişiye sorgulamayı öğretici bir etki sağlıyor; yani daha bilimsel düşünmeyi ve doğru soruları sormayı öğrenmeyi mümkün kılıyor. Aslında bana en çok fayda sağlayan tarafı buydu. Orada çok şey öğrendim. İki yıl içinde hem teorik hem de pratik açısından büyük deneyimler kazandım.
Okulun bu teorik ağırlığına ek olarak, iş dünyasına yönelik birçok farklı proje gerçekleştirdik. Danışmanlık projeleri vardı; örneğin ben Bartley’s Bankası'na yönelik bir projede yer almıştım. Bu deneyim benim için oldukça faydalı oldu. LSE'ye gitmeyi düşünen herkesi bu konuda cesaretlendirmek isterim. Gitmek zor gözükse de aslında o kadar da zor değil. Gerekli şartları sağladığınızda ve neden orayı istediğinizi net bir şekilde ifade edebilirseniz, gayet ulaşılabilir bir okul olduğunu düşünüyorum.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.