Herkese merhabalar. Ben Anlatsın kurucularından Sargın. Canlı Anlatsın'ın bugünkü bölümünde konuğumuz Garanti Bankası'ndan Feryal. Hoş geldin Feryal.
Hoş bulduk. Merhaba herkese. Öncelikle çok teşekkür ediyoruz, gerçekten bizi kırmadın.
Ben teşekkür ederim. Yani seni ağırlamak bizim için gerçekten çok büyük bir mutluluk.
Feryal, bu arada bunu da söylemek istiyorum. Anlatsın için insanlardan, benim için de çok değerli.
Çok teşekkür ediyorum. Ben teşekkür ederim, böyle düşünmen ne mutlu benim için.
O zaman çok kısa, öncelikle seni tanıma şansımız olur mu acaba?
Tabii, memnuniyetle. İsmim Feryal Kalafatoğlu. Garanti Bankası'nda insan kaynakları bünyesinde çalışıyorum. Çalıştığım servis ismi biraz herkese tanıdık gelmeyebilir ama işveren marka yönetimi olarak geçiyor. Dört yıldır Garanti Bankası'ndayım. Toplam on yıldır da farklı bankalarda iç iletişim ve işveren marka tarafında pek çok çalışma yaptım.
O zaman hemen adım adım gidelim. İlk üniversite bölümünden başlayacağım. Öncelikle ne okudun? Üniversite hayatında neler yaptın? Bize biraz üniversitedeki hayatını anlatır mısın?
Tabii. Galatasaray Üniversitesi mezunuyum. Galatasaray İletişim Fakültesi'nden mezun oldum. Ne kadar olduğunu söylemeyeceğim ama yaşım ortaya çıkmasın. İletişim fakültesini seçmemde çok büyük bir heyecan, bir tutku vardı. Çünkü ilkokuldan beri herkesin böyle bir şeyin var olduğuna inanıyorum. Bu arada gerçekten bir şeyi çok sevmek benim için her daim önemli oldu. Özel gün organizasyonları yapmayı, törenler organize etmeyi, şiir yazmayı gibi şeyler çok hoşuma gidiyordu. Özellikle yazı yazma konusunda içimdeki tutku aslen iletişim fakültesini tercih etmeme vesile oldu.
Galatasaray'da İletişim Fakültesi üç ana alanda faaliyet gösteriyordu: reklamcılık, halkla ilişkiler, gazetecilik ve radyo, televizyon, sinema. Ben sinema, televizyon ve radyo tarafını tercih ettim. En dinamik taraf herhalde.
Evet, yolculukta böyle başladı. Süper. Orada neler yaptın? Üniversite hayatında okumanın dışında, yani dersler haricinde. Neleri yapmayı tercih ettin?
Aslında şöyle, şuna çok inanıyorum; hangi bölümü seçerseniz seçin, üniversitede gerçekten mevcut yapıyla, yani sadece dersle yetinmemek gerekiyor. Tabii ki de çok değerli hocalarımız var, çok değerli bir içerik paylaşılıyor. Ama işin en önemli tarafı etkileşim. Bu ne demek? Aslında çok ciddi bir paylaşımda bulunabilecek bir ortam çıkıyor. Farklı tecrübeleri olan farklı illerden gelen insanlarla tanışmak ve arkadaşlıklar kurmak çok değerli.
Ben ne yaptım? Sinema, televizyon okuduğum için gerçekten her alanda, yani radyoda, sinemada, televizyonda deneyim kazanmak istedim. Her sene farklı bir tarafı seçip orada deneyim kazanmak için staj yaptım. Üniversitedeki en büyük kazanımım da Galatasaray Üniversitesi'nin radyosunun kuruluşunda yer almam oldu. Radyonun kuruluş ekibinde yer aldım; antene nasıl çıkacağız, uyduya nasıl bağlanacağız gibi konularda çalıştım. Aslında bunların işime yarayacağını o dönem düşünmüyordum ama şu an çok etkili olduğunu söyleyebilirim. Şu anda radyo hala var mı?
Evet, hala devam ediyor. O da çok bambaşka bir iş değil mi? Üniversitede yaptığım bir şey hala devam ediyor, başka insanlar devam ettiriyor. Kesinlikle takip ediyorum, sadece o caddede yayın alabiliyorum ama yine de çok güzel bir duygu.
Peki hemen şeyi soracağım, stajları nerede yaptın? Yani stajlarını insan kaynaklarında mı yaptın, yoksa bambaşka deneyimler mi yaşadın?
Aslında insan kaynaklarına o dönemde bunun profesyonel tarafta bir alan olduğunu bilmiyordum. Bence bugün üniversitelerimizde sizin yaptığınız işin neden kıymetli olduğunu öğrencilere doğru anlatmak çok önemli. O dönemde bu konuda kısıtlı bilgi vardı. O yüzden ben başladığım işte radyo ve sinema alanında staj yaptım. Radyo okulumuzdan, prodüksiyon ajanslarında çalıştım. Sonrasında televizyonda da deneyim kazanmak istedim. Bir radyoda ve bir gazetede staj yaptım. Her alanı her sene deneyimlemeye çalıştım.
Peki, bu stajlar hiçbiri zorunlu değildi. Ama zorunlu stajların önemli olduğuna katılıyorum. Zorunlu stajlar gerçekten doğru alanı bulmak adına çok önemli. Yani o noktada bulduğunuzda hakikaten o fonksiyon içinde anlam kazanıyorsanız, senin için doğru iş olabiliyor.
Aynen, onu diyecektim. Zorunlu olduğu zaman yapmak zorunda kalıyorsun ama senin durumunda zorunda da değildin. Öyle bir yaz dönemi ya da kış yarısı yapmışsın. Neden yaptın? Yani bölümünde bazı şeyler öğretiliyor yetmedi mi sana?
Şimdi şöyle, uygulama çok önemli. Bizim eğitim sistemimizde hala uygulamanın eksik olduğunu düşünüyorum. Bunu nereden karşılaştırma şansım oldu? Üçüncü sınıfta bir dönem Erasmus yaptım, Belçika'da. Gerçekten tavsiye ediyorum. Farklı bir kültürde okuduğumuz bölümün nasıl uygulandığını görmek, farklı bir ülkede işleyişin nasıl olduğunu görebilmek hakikaten çok önemli. Staj boyunca deneyim kazandığınız zaman, buraya döndüğünüzde bu deneyimi kullanabileceğiniz daha fazla şey oluyor.
Belçika'daki Erasmus'u altı yedi ay kadar sürdü. Belçika devlet kanalında aldığımız dersin uygulaması vardı. Türkiye'de çok fazla olabilecek bir şey değil. Artık yavaş yavaş özel üniversitelerde işbirlikleri kuruldu.
Staj yapma konusunda kendi tecrübeleri kazandığın zaman… Ben bir gazeteye gittiğimde gazetenin ana sayfasının elle çizildiğini görünce bunun benim için uygun olmadığına karar verdim. Baktım ki gazetecilikten çok anlam bulamıyorum. Dolayısıyla televizyona bakmalıyım dedim; daha etkileşimi ölçümlenebilen bir alan.
Peki, üniversite hayatında olan üniversite öğrencilerine neler önerirsin? Mezun olmadan, neler yapmalarını önerirsin?
Öncelikle yabancı dil öğrenmek çok önemli. Şunu vurgulamak istiyorum; hangi kurumda çalışmak isterseniz isteyin, bir yabancı dil hakkaniyetli bir şekilde öğrenilmelidir. İngilizce bilmek günümüzde artık kesinlikle yeterli değil. Bunun üzerine iş İngilizcesi ekleyebilir, kendi alanınıza özel terimlerinizi öğrenebilirsiniz. İkincisi de, tabii ki staj. Daha fazla deneyim kazanmak çok etkili. O deneyimi kazanmak için, hangi hocayla hangi eğitmenle sohbet ederseniz edin, kimlerle network yaparsanız yapın, bunu yerinde görmenin çok anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Evet, bu çok kritik bir konu. Özellikle iletişim fakültesinde okuyorsanız, farklı sektörlerde nasıl çalışabilirsiniz? Bununla ilgili ne dersin?
İletişim fakültesi mezunları, birçok farklı iş alanında çalışabiliyor. Eğer medya tarafında çalışmıyorsanız, genelde ajanslarda veya büyük organizasyonlarda iletişimci olarak çalışabiliyorlar. İşveren marka tarafında çalışabilir, ya da insan kaynaklarında yer alabilirler. Her kurumda iletişimcilere ihtiyaç oluyor.
Bu nedenle, hangi alanla ilerlemek istediğinizi bulmak çok önemli. Yani hangi alanda kendinizi daha iyi hissediyorsanız o alana odaklanın.
Şimdi, Garanti Bankası’na gelecek olursak, mezun olacak arkadaşlar için nasıl bir süreç öneriyorsun? Garanti Bankası'na nasıl başvurabilirler?
Garanti Bankası'nda staj yapmak için "Garanti Gelecek" programımız var. Burada uzun soluklu stajlar yaparak deneyim kazanabilirsiniz. Bunun dışında Garanti Talent Camp gibi programlar da var. Bu kamp, kısa süreli staj deneyimi sunar ve Garanti Bankası’na başvuru için önemli bir fırsattır. LinkedIn üzerinden de başvuru yapabilirsiniz.
Harika, çok kritik noktalar. Eğer başka sorular varsa, cevaplayabilirim.
Şimdi son soruya geçelim. Garanti Bankası’nın dijital dönüşümü hakkında neler yapıyorsunuz?
Garanti Bankası, dijital dönüşüm konusunda ciddi yatırımlar yapıyor. Şubelerimizdeki hizmet modelini yeniliyoruz. Örneğin, artık gişeler kalktı. Hizmet aldığınız noktada bulunduğunuz segment bağımsız bir kişiden hizmet alabiliyorsunuz. Çalışanlarımız da eğitim süreçlerinde teknolojiyi etkin bir şekilde kullanıyor.
Harika, çok teşekkür ediyorum. Son sözlerini de alabilirsek kapanış için.
Ben çok teşekkür ederim. Kariyer yolculuğunuzu planlarken, önemli olan sadece başarıya odaklanmak değil, sevdiğiniz işi yapabilmek ve kendi potansiyelinizi bulmaktır. Başarı zaten kendiliğinden gelir.
Çok teşekkür ederiz, izlediğiniz için. Tekrar takip etmeye devam edebilirsiniz.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.