En çok sevdiğim şeylerden biri insanların yardımsever oluşu. Bunun dışında, genç ve heyecanlı bir ekip var. Herkes, şirketi daha iyi yerlere getirebilmek için çok istekli. Bu ortamda çok şey öğreniyorum. Yaşıtlarımla birlikte çalışmanın yanı sıra, daha üst düzey insanlarla da (yani onlara yakın çalışabilmek, karşılıklı oturup konuşabilmek) çok güzel. Arkadaş ortamı içinde muhabbet edebilmek, bu kadar yakın olabilmek gerçekten harika.
Blue Ground'ta en sevdiğim şeylerden biri bu arkadaşlık ve yardımseverlik ortamı. Bunun dışında, Blue Ground kolay olmayabilir ama inisiyatif alabileceğiniz bir yer. Bence içinde liderlik hissi olan kişiler için çok uygun bir ortam. Çünkü herkesin düşüncesine değer veriliyor ve dinleniyor; sadece yaşıtlarınız veya akranlarınız değil, CEO'lar, CFO'lar gibi C-level olarak adlandırılan insanlarla da çok yakın çalıştığınız için, fikirlerinizin onlara ulaşması için arada basamaklar yok. Doğrudan "Bir dakika, bir şey söyleyeceğim" diyerek gidip söyleyebiliyorsunuz. Bu insanların ulaşılabilir olması, benim için çok sevdiğim bir nokta.
Blue Ground'da bir başka sevdiğim nokta, ortaya çıkarmamız gereken bir sonuç veya proje olması. Bu projeyi sonuçlarını biliyoruz ama yöntemi bilmiyoruz. Başlıyoruz; herkesin kendi bir yöntemi var. Blue Ground'ta sağlanan ortam buna izin veriyor, istediğin şekilde yapabilirsin. Ama sonuçta ulaşmamız gereken nokta bu. Kendinizi uygun bulduğunuz yolda ilerlemenize, o yolda gelişmenize izin veriyor. Bu da tek bir doğru yöntem olmadığını ve başka insanların fikirlerine açık olunduğunu gösteriyor.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.