Klasik bir mentorluk programının tersine üst düzey yöneticilerimiz bu sefer akıl alan tarafta ve dinleyici konumunda oluyorlar. Daha çok konuşan ve içgörügetirenler genç arkadaşlar oluyor. Ben de bu programlarda bilgiden ziyade içgörüye önem veriyorum ve bu genç arkadaşlar genelde 1990’dan sonra doğmuş arkadaşlar oluyor.

Genç arkadaşlar icra kurulu üyelerine, yönetim kurulu üyelerine, tepe yöneticilere, genel müdürlere ve direktörlere iş kollarıyla, dünyayla, dünyanın yaşadığı deneyimle ilgili bakış açılarını getiriyorlar. Bu ilgili sektörün ilgili konularıyla bağlantılı veya tamamen bağımsız serbest gündem konuları olabilir ama genellikle şirketin ve sektörün ihtiyaçlarına göre bunu tasarlıyoruz.

Üst düzey bir yönetici, genç bir arkadaştan nasıl bir bankacılık aracı istediğini, dijital bankacılığın nereye gitmesi gerektiğini, tüketici pazarlamasında kullanılan dilin nasıl evrileceğini, nasıl bir liderlik anlayışı talep edildiğini, nasıl takdir edilmek istediğini veya eğlence deyince ne anladığını duyabilir. Zaman zaman üst yöneticiler genç arkadaşlara bizim gündemimizde olmayan ama gerçekten merak edip cevap bulamadıkları çeşitli soruları da soruyorlar. Böylecemüthiş bir ortak akıl programı oluyor ve jenerasyonlar arasında inanılmaz bir sinerji yaratıyor. Zaten yapmaya çalıştığımız şey, herkesin gençler veya usta liderler gibi düşünmesi değil, birlikte nasıl bir zenginlik yaratabileceğimiz ve farlılıklara saygı duymayı nasıl öğrenebileceğimizi bulmaktır. Ben bu coğrafyada farklılıklara saygı duyabildiğimiz zaman yenilikçi olmaya aşlayacağımızı düşünüyorum.