Gıda insana çok dokunabildiğiniz bir sektör. Şu an Gıda sektörü çok revaçta ve insanlar sağlık konusunda çok fazla bilinçlendiler. Bu da işin iyi yanı olduğu için hep daha sağlıklı ürünler araştırıyorlar. İnsanlarda marka bağlılığı var fakat yine de Gastronomi’nin gelişen dünyasıyla yeni ürün tatmak üzerine yeni bir arayıştalar. Dolayısıyla restoranların bu kadar güçlendiği, dünyadan ya da Türkiye’den farklı ve yerel lezzetlerin restoranlarda sunulmaya başlandığı, insanlar kendi evlerinde farklı tatlar arayıp farklı yemekler yaparak, bunları çevresiyle ve sosyal medyada paylaştığı bir noktada Gıda sektörü uçsuz bucaksız bir deniz diyebilirim. Müşteriye trendleri bir an önce sunabilmek, müşteriyi bilinçlendirebilmek için Gıda sektöründeki bütün haberlerden önceden haberiniz olması ve kendinizi sürekli geliştirmeniz gerekiyor. Bu da işin iyi bir noktası çünkü piyasayı çok önceden takip edebiliyorsunuz. Dünya üzerinde gıda satın alması yapan diğer noktalarda çalışan bir gıda satın almacısının işi daha az dinamik diyebilirim. Çünkü Türkiye’de özellikle İstanbul tarafındaki Gıda sektöründe fiyatlar çok dinamik ve hızlı değişiyor. Anadolu ve Avrupa yakasındaki fiyatlandırmalar bile oldukça farklı fakat Avrupa’da 6-7 ay önceden 6-7 ay sonrasının fiyatını veriyorlar. Dolayısıyla Türkiye’deki bu dinamik yapı ticarete biraz daha heyecan katıyor. Şarap biraz daha niş bir iş çünkü çok fazla ürün bilgisi gerektiriyor. Dünyada çok büyük ama Türkiye’de çok küçük bir sektör olduğunu söyleyebilirim. Türkiye’den ve dünyadan çok fazla hem yerel hem de butik üreticimiz var. Bu butik üreticilerle birebir kontakt halindeyiz ve aldığımız ürün sadece o üreticiye yaramıyor. O üzümü bağdan toplayan çiftçiye, bağbozumunda üzümleri alıp traktörle üretim alanına götüren şoföre, çiftçisinden üreticisine, etiketleyicisinden şişeleyicisine kadar herkese dokunabildiğimiz bir iş. Dolayısıyla insan faktörü tam olarak odağımızda olduğu için çok enerjik ve dinamik bir iş olduğunu söyleyebilirim.