Aslında o kadar çok anı var ki, yani on altı yıla baktığımızda birbirinden farklı pek çok anı yaşadım. Ama beni her zaman uluslararası tarafta heyecanlandıran ve keyif veren şey, farklı kültürlerle çalışmak. Çünkü herkesin bakış açısı olaylara çok farklı olabiliyor ve biz bu farklı bakış açılarını, farklı coğrafyaların etnik kültürleriyle birlikte yaşamış olduk.
Mesela en basitinden, uluslararası çalışanlarla ilgili bir anım var. İşimize verdiğimiz ciddiyet ve markamızın verdiği değere uygun kıyafetler seçmeye dikkat ederiz. Özellikle yurt dışında ülkemizi temsilen gittiğimiz toplantılarda, daha ciddi takım elbiseler giyeriz. O zamanlar "smart casual" kavramı ülkemizde bu kadar yaygın değildi. Ben İskender ve satış sorumlusuydum, otuz yaşlarındaydım. Bir müşteriyi ziyarete gittiğimde, oradaki ekip genelde elli-altmış yaş aralığındaydı. Beş tane altmış yaşında adamla birlikteyken, ben takım elbise giymiş biri olarak onlara çok resmi görünmüştüm. İlk toplantılarda arada bir elektrik oluyordu; "Ne oluyor?" diye düşünüyorlardı. Sonradan bana "Sen çok resmi giriyorsun, rahatsız oluyoruz. Daha spor giyinip gelebilir misin?" dediler. O an benim için keyifli bir anıydı.
Ayrıca yemek kültürü bile çok farklı. Bizim alıştığımız gibi sabah dokuzda kahvaltı yapar, öğlen yemek yer ve akşam yedide akşam yemeğimizi yeriz. Fakat Orta Avrupa ülkelerinde öğle yemeği kültürü yoktu. Akşam beşte erken bir yemek yemeniz gerektiğini biliyorsunuz. Bir kere hamileydim ve toplantıyı da bölemiyordum. Müşterinin asistanına mail attım; "Ben çok açım, bana bir şeyler gönderebilir misiniz?" diye rica ettim. Bu da farklı bir anıydı. Ortadoğu'da ise akşam yemeği on birde yeniyor. Bizim alışkın olmadığımız bir kültür olduğu için orada yemezseniz masadan kalkamıyorsunuz. İşte böyle, beni güldüren ve farklı kültürlere adapte olma hikayelerim var.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.