2013 yılında kurumsal hayattan bir travmayla çıktım. Çok mutsuzdum ve buradaki hayat amacımın ne olduğuyla alakalı birçok soru işaretiyle dışarı çıktım. Belki biraz yorulduğumu düşünüp vakit geçirmek ve dinlenmek istedim, Access Consciousness’la da o dönemde tanıştım.
Hayatım terapilerle başladı ve ardından kendimi hiç planlamadığım ve bilmediğim bir eğitim yolculuğu içinde buldum. 1 sene boyunca Amerika’da, Kosta Rika’da ve Avrupa’da tüm eğitimleri aldıktan sonra annemin deyişiyle bambaşka bir insan olarak Türkiye’ye geldim ve tekrar kurumsal iş görüşmelerine başladım. Sonra o dünyanın dinamikleri içinde olmak artık yol haritamın içinde olmadığını anladım. Bu sefer ne yapacağımla ilgili soru işaretlerim oluştu ve bir anda bu kadar çok değiştiysem bunu birilerine anlatmam, bunun bir hikayesi olduğunu herkese söylemem ve isteyen herkesin bunu yapabileceğine dair bir rehberlik sunmam gerektiğini düşündüm. İşte orada Access Türkiye ihtiyacı oluştu çünkü kurumsal hayattan geldiğim için ve bu tip öğretilerde güven duygusunun temel olduğunu bildiğim için bir merkez kurmak istedim, Access Türkiye de böyle oluştu.
Çok başarılı bir reklam ajansı bana bu dünyada neyi yaratmak istediğimle alakalı ruhumdaki ve kalbimdeki görsel dünyamı hazırladı. Onlarla beraber çok istediğim bir yolculuğa çıktım. Bugün itibariyle 4. senemizi bitirdik ve artık bir markamız var. Access Türkiye dışarıdan bir marka gibi gözükmekle birlikte, aslında benim kişisel gelişim yolculuğumun ortaya çıkardığı kocaman bir dünya.