Kariyerimin en başında beni öne çıkaran, kariyer basamaklarında daha çabuk ve kolay ilerlememi sağlayan birinci felsefem; her zaman benden istenenin bir ötesini yapmaktır. Benden bir analiz istendiyse o analizin neden istendiğini ve bu analize neler katabileceğimi düşünüp benden istenmediği halde onun üzerine bir ekleme yaparım.

Örneğin; sizden bir paket yapmanız isteniyor. O paketi en mükemmel şekilde yapın ama hiç beklenmediği halde o paketin üzerine bir de çiçek koyun. İnsanlara ve işinize beklenmedik hoş sürprizlerle değer katabileceğinizi hissettirin.

Denge felsefesi; kariyerinizde ilerledikçe daha da önemli hale geliyor. Yaptığınız işe her şeyinizle odaklanarak, içinde bulunduğunuz anın maksimumunu yapmak, bir toplantıdaysanız tamamen o toplantıda olmak, bir analiz yapıyorsanız tamamen oraya odaklanmak, o işi bitirdikten sonra da mutlaka onu dengelemek, size, sevdiklerinize, çalışanlara, arkadaşlarınıza özel bir aktivite yaparak o dengeyi kurmak çok kritik. Kendinizi tamamen işte de kaybedebilirsiniz ama ben uzun vadede bunun çok sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Buna iş ve yaşam dengesi demek istemiyorum çünkü işte o kadar çok vakit geçiriyoruz ki, iş zaten yaşam oluyor. Dolayısıyla o işin içinde yaşamı ve arkadaşlarınızı bulmak, sevdiğiniz işi yapmak çok kritik. Bu yüzden hem büyük resmi görebilecek şekilde geri çekilebilmek hem de karar verdikten sonra onun uygulamasının %100’ünü vermek ve tamamen odaklanmak çok önemli.

Ben multiodaklılığa inanmıyorum çünkü aynı anda üç işi yapmaya çalıştığınızda her birine en fazla %25-30’unuzu veriyorsunuz, topladığınızda %100 etmiyor çünkü birini yaparken öbürünü düşündüğünüz için alabileceğiniz maksimum verimi alamıyorsunuz. Bu yüzden yaptığınız işe %100 odaklanın ve o işi bitirdikten sonra diğerine geçin. Benim için bunun çok faydası oldu. Bazı insanlarda bu genetik olarak farklı olabilir ama önce sizin için neyin iyi çalıştığını bulun. Ne zaman başarılı olduğunu fark edip onu replike edin.