Kadın bir girişimci olarak yaşadığınız avantajlı ya da dezavantajlı bir durum oldu mu?

Biz kadınlar olarak, özellikle de Türk kadınları olarak, küçüklüğümüzden beri problem çözmeye çok alışkınız. Bizim toplumumuzda ne kadar çalışsanız, ne kadar üst düzey pozisyonlarda olsanız da ev, çocuk gibi konuların sorumluluğu kadınlarda olması bekleniyor. Bu nedenle, sürekli multitasking yapıyoruz. Farklı işleri aynı anda yapmaya alışmışız ve bunun büyük faydasını görüyoruz. İş yerinde bir yandan mali problemlerle uğraşırken, diğer yandan temizlikçi bulmak veya teknik bir sorunla karşılaşmak gibi çeşitli problemlerle başa çıkmak zorundayız. Bu durum, bir işten diğerine hızlıca geçiş yapmayı, farklı görevler üstlenmeyi gerektiriyor. Ayrıca, kadınların empati yeteneği de daha yüksek. Çünkü yıllar boyu çocukların ne derdi olduğunu, ne tür problemler yaşadıklarını anlamaya çalışıyoruz. Aynı yaklaşımı çalışanlara da uyguluyoruz; onları çocuklarımızın yerine koyarak, onların problemleri ve dertleriyle ilgileniyoruz. Bunun önemli bir avantaj sağladığını düşünüyorum.

Dezavantaj olarak, kültürümüz nedeniyle hâlâ "kadınların yeri evindedir" gibi bir anlayış var. Ev işleriyle ve çocuklarla uğraşmaları gerektiği bekleniyor. Hele de teknolojik bir alanda çalışıyorsanız, bu durum insanları şaşırtıyor. Bunu sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da yaşıyorum. Kartımda "CEO" yazdığını görenlerin gözleri büyüyor. Çünkü bir kadın için teknolojik bir şirketin CEO'su ya da kurucusu olması hala şaşkınlıkla karşılanıyor.