Üniversitenin amacı bence eğitim değil. Yani bu durumu öğrenci perspektifinden değerlendiriyorum; tasarlayanların bakış açısından değil. Üniversite, özgür zamanımızın en önemli yerlerinden biri. Çünkü lisedeyken zamanımız sınırlı. Liseden eve dönerken belki arada bir iki saat kaçabiliriz ya da hafta sonları arkadaşlarımızla buluşabilmek için boş zaman yaratabiliriz. Ancak üniversitede, aileye ve şehre göre çok daha fazla zaman var. Örneğin, iki ders arasında altı saatlik boşluklar olabiliyor. Üniversite, bu anlamda boşluklu bir alan.
Bu nedenle, ilk senemizde birçok kişi "sarhoşluk" hali geçiriyor. Sarhoş derken, bunu psikolojik anlamda kastediyorum. Gerçekten "Ben burada ne yapacağım?" sorusuyla karşılaşıyoruz. Çünkü ilk defa bu kadar uzun bir süreyle baş başa kalıyoruz; düşünsenize, altı saatlik bir boşluğumuz var. Ne yapacağım burada? Etrafımda da benim gibi birçok insan var. İşte bu durum çok önemli. Üniversiteyi bu anlamda değerlendirmek, kişinin kendini disipline etmesi ve kendi hayatına yön vermesi için kritik.
Bu nedenle üniversitedeki eğitimden ziyade, sosyal çevre ve arkadaş ilişkileri daha değerli geliyor bana. Kulüpler ve etkinlikler bu yüzden önemli. Örneğin, sen dağcılık yapmak istiyorsan, dağcılık grubunun önemi sadece bu faaliyete katılmakla sınırlı değil. Orada tanıştığın farklı karakterler hayatının başka bir döneminde belki de karşılaşamayacağın insanlar. O tarz kişiler, belki de garip pozitif disiplini ile öne çıkıyorlar. Kulübe katıldığında orada bir şeyler öğreniyorsun, yeni bir kültürle tanışıyorsun.
O yüzden kulüpleri gezdiğinde "Ben dağcılığı sevmiyorum" ya da "Ben tiyatrocu değilim" diye düşünmemek lazım. Önemli olan, bu karakterlerle aynı ortamda durup durmak istemediğin. Üniversitenin sunduğu boşluk, doluluğundan daha yararlı diyebilirim.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.