Mesela biz üniversite seçerken ne kadar bilinçli olduğumuzu düşünelim. Dört yıl boyunca bir yerde okuyacağız. Yani aslında bir ev satın alıyor gibi hissediyoruz. Çünkü ortalama bir insan bir eve taşındığında dört yıl kalıyor ve o üniversiteye önceden gidip göremiyoruz. Üniversitede kimlerin olduğunu, apartmanda yaşayan insanlar gibi göremiyoruz. Hiçbir şey görmüyoruz. Oturduğumuz yere üniversitenin adını yazıyoruz ve sonra ne çıkarsa kısmetimize. Biz bu şans oyununu seviyoruz. Galiba öyle yaparsak hayallerimiz falan olmayacak. Gittiğin yere göre şekil almak zorundasın. Bu, kötü bir şey olmayabilir ama o yüzden net planladığını zannetmemek lazım. Kontrol senelinde değil o durumda. Anlamak istiyorsan ne yaparsın? Gezersin, o işe bakarsın. Yapanlara gerçek sorular sorarsın. "Bu iş yapıldığında çok mu para kazanılıyor? Şu oluyor mu?" gibi sorular bunlar çok geçici. Herkes bir şirketin patronu olmak ister ama kimse oturup sabahtan akşama o patronun veya şirketinin patronunun neler yaptığını bakmaz. Sabah kaçta kalkıyor? Yemek nasıl yiyor? O gün ne kararlar veriyor? İnsanlar nasıl ilişki kuruyor? Dolayısıyla biraz gerçekçi davranmak lazım. Örnek bir kişi belirleyip, "ben bu kariyeri istiyorum" deyip o kişinin gerçekten de röportajlarına bakarak o kariyeri gözünde canlandırmak ve sana uygun olup olmadığını anlamak lazım. Yani hayal kurarken fazla uçmamak, kademe kademe ilerlemek lazım. Tavsiyem bu; biraz görüp yapmak lazım. Öyle bir sihirli formül yok, üzgünüm. Maalesef bunun da bir sihirli çözümü yok.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.