2003 yılında Penti’ye geldiğimde Penti geleneksel yönetim anlayışıyla yönetilen, daha çok üretim kökenli bir firmaydı. Kurumsallaşmadan önce bazı kararlar çok çabuk veya net olmayan kararlar alınırdı. İnsanların iş yapış şekli, süreçleri, departmanın iş akışları çok net değildi. Daha sonra Penti büyüyerek çok büyük ve global nitelikteki markalarla savaşacak bir marka haline geldi. Bu sefer kurumsallaşma kaçınılmazdı çünkü bu kadar büyük bir firmayı geleneksel bir anlayışla yönetmek çok zor.

Kurumsallaşmayı klasik anlamda bir piramit gibi düşünürüz. En üstten en alta kadar yayılan birimler vardır. Kurumsallaşmayı en üst birimin hissedip yapılması için gerekliliği sağlaması gerekir. Bizler bu kurumsallaşma sürecinde her birim olarak bu kurumsallaşmayı ruhumuza kadar hissettik ve çok hızlı geçiş sağladık. Tabii ki bu geçişi yaparken zaman zaman zorlanmalar oldu ama kurumsallaşma bize çok fazla şey getirdi. Artık net olmayan kararları netleştirip, 5 yıllık kararlar alıp yol planı çizebiliyoruz. Bu da hem iş akışını netleştiriyor hem de stratejik karar almak daha etkin hale geliyor.