Zor yanları işte... Dediğim gibi, eğer derseniz ki, "O günlerce yatayım, hiçbir şey yapmayayım, sonra Allah hadi bakalım," bir yıl sonra, mesela, bize değerlendirme var ve "Nerede makaleler?" dedikleri zaman, böyle bir şey başınıza gelirse çok kötü. Çünkü dediğim gibi, üç yıl çok rahat geçirebilirsiniz. Hiç gelmeyip oturabilirsiniz falan. Ama üçüncü senenin sonunda "Nerede makaleler?" diye sorulduğunda, işte o yüzden dediğim gibi, bu birazcık stresli. İkinci araştırma süreci bence çok eğlenceli, çok güzel. Yazma işi gerçekten keyifli ama tabii makalelerimizin iyi yerlerde yayınlanması lazım. Bunun için de alanımızın ünlü dergilerine, uluslararası dergilere göndermemiz gerekiyor. O süreç gerçekten çok zor. Çünkü sürekli reddediliyorsunuz; gönderiyorsunuz, reddediliyor, gönderiyorsunuz, "Beğendim ama çok büyük değişiklikler yapın, gönderin," gibi yorumlar alıyorsunuz. "Eşim, sizin çalışmalarınızı vermişsiniz," diyorlar mesela; "o makaleyi çıkarabilmek için yüzde doksanını değiştirmeniz gerekiyor," gibi yorumlar gelebiliyor. İşte o zaman insan umudunu kaybedebilir. Çok üzülebilir, çünkü hakikaten iyi yerlerde yayın yapmak kolay değil. Sanırım bu süreç, en zor kısımlardan biri. Sonraki aşamada yorumların gelip gitmesi ve değişiklikler yapma kısmı hakikaten çok zor, çok yıpratıcı. Ama yılmadan devam edenler başarılı oluyor. Zaten herhalde bunun bir kısmı da o. Yani yılmamak çok önemli akademisyenlikte. Tekrar tekrar göndereceksiniz. Çok bozulmamaya çalışacaksınız, çünkü söylenen bazı şeyler gerçekten ters olabiliyor. "Ne bu, böyle yaptığın şey mi?" gibi cümleler yazabiliyorlar. Hakikaten insan üzülüyor ama yılmadan tekrar tekrar uğraşmak gerekiyor. Bana kalırsa en zor kısım o.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.