Sırp fakültesi, aslında bir kişiye çok fazla gelişim imkanı sunan bir fakülte. İstanbul Tıp Fakültesi ve kendine has özellikler barındırıyor. Çapa Tıp Fakültesi diyoruz ve biz, çapalılar olarak kendimizi değerlendiriyoruz. Tıp Fakültesi, oldukça yoğun ve yorucu bir süreç. Yüksek performans gerektiriyor; dolayısıyla yüksek performansla çalışmayı öğreniyorsunuz. Bu fakültede, gerektiğinde ne kadar yüksek performansla çalışabileceğinize dair bir antrenman yapıyorsunuz. Günde kaç saat çalışılabilir? Ne kadar az uyunabilir? Farklı ders çalışmak yöntemleri neler olabilir gibi birçok durumu deneyimliyorsunuz. Gerçekten de ne kadar uzun süre ve ne kadar yüksek tempoyla çalışabileceğinizi öğreniyorsunuz. Yani, yüksek performansla ilgili önemli bir eğitim veriyor.
Çapa Tıp Fakültesi'nin kendi ortamı, kendine özgü bir yapısı var. Ancak, sorgulayıcı bir zihniyet aşılıyor. Analitik düşünme yetisi kazandırıyor ve bilimselliği ön plana çıkarıyor. Söyleneni öylece kabul edemezsiniz, her şeyi bir kez daha sorgulamanız gerekiyor. Bilimsel bakışı mutlaka kazandırıyor. Tıbbi bilimin geçmişiyle günümüzdeki bilimselliği birleştiriyor. Çünkü hastaları doğru dinlemediğinizde, hastalıkları teşhis edemezsiniz. Doğru bir şekilde dinlemek ve anlamak şarttır. Kağıttan tahlil isteyerek doktorluk yapılmaz; bunu tıp fakültesinde öğreniyorsunuz. Ben şu an yapmıyorum ama bunu biliyorum. Karşınızdaki kişiyi dinlemelisiniz ve doğru anlamalısınız. Tıp Fakültesi'nin tarih boyunca gerektirdiği bir şey bu.
Geçmişteki öğrenilmişliklerin size verildiğini hissediyorsunuz. En önemlisi, hastayı doğru dinlemek ve anlamak. Sonrasında hangi yönteme başvuracağınıza karar vermeniz gerekiyor. Her hasta ayrı bir vakadır; bu hastalık bu hastaya ait değildir. Bu bilgi çok önemli. Birçok temel bilgi kazandırdığını düşünüyorum. “Hastalık yoktur, hasta vardır” düsturunu hala hatırlıyorum.
Dinlemenin önemini vurgulamak gerekirse, hikayeyi doğru anlamalısınız. Hasta evde kötü hissediyorsa, evde bir sorun vardır; evden çıkınca iyileşiyorsa, sorun evde değil demektir. Bize bu düşünceyi aşılıyor. Bir Tıp Fakültesi hikayesi aklıma geliyor; alerjisi olan bir hasta hastaneye geliyor fakat bir türlü durumu anlaşılamıyor. Daha sonra hasta, yazlığa gittiğinde alerjisinin yeniden başladığını fark ediyor. Aslında hikaye dinlendiğinde durumu hemen anlayabiliyorsunuz; hastanede yatarak tahlil yapmak gerekmiyor. Çok basit bir örnek ama oldukça öğretici. Yazlıktaki bir bitkiye alerji olduğunu anlıyorsunuz. Çapa, geçmişten gelen öğrenilmiş bilgileri bize aktarıyor ve çok değerli bir eğitim veriyor.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.