Avustralya’ya gittiğinizde bambaşka bir kültürle karşılaşıyorsunuz çünkü herhangi bir Avrupa ülkesinden refah seviyesi çok yüksek. Avustralyalılar Türkler kadar eğitim-öğretim üstüne düşmediği için üniversiteye gitmek için bu kadar çabalara girmediği ve sınavlara girmediği bir kültürle karşılaşıyorsunuz. Türkiye’de lise bittiğinde herkes üniversiteye gitmek için baskı yapar ve herkes sınavlara hazırlanır. Oradaki insanlar üniversiteye gittikten sonra ne olacağını, üniversiteye gitmese bile güzel bir hayatı olabileceğini düşünerek üniversiteye gitmiyor veya 2 yıllık meslek okullarına giderek farklı meslekler yapabiliyor. Bu yüzden siz oraya üniversite okumuş bir insan olarak gidiyorsanız veya üniversite okumaya gidiyorsanız direkt olarak değer görüyorsunuz. Tabii bu iş hayatında her şeyin çok güzel olacağı anlamına gelmiyor ama Avustralya’daki bütün sektörlerde Avustralyalılardan çok Çinlilerin ve Avrupalıların iyi pozisyonlarda yer aldıklarını ve asıl çalışma gücünün onlardan geldiğini fark ediyorsunuz. Avustralya’nın fiziksel konumu sebebiyle ve hayatın çok rahat olmasıyla alakalı olarak Avustralyalıların dünyayı çok fazla takip etmediğini fark ediyorsunuz. Biz Türkiye’de Avrupa’ya yakınlığımızla ve Ortadoğu’da olan olayları takip etmeye çok alışık olduğumuz için oraya gittiğinizde bunun karşılığını bulamayıp bir boşluk hissediyorsunuz. Avustralya’nın tarihi çok uzun olmadığı için bir insanla tarih konuşurken bazı eksiklikler olduğunu görüyorsunuz. Kültür veya gündem konuşmaya çalıştığınız zaman dünyanın geri kalanında olup biteni pek bilmediklerini fark ediyorsunuz. Bunlarla karşılaşılması çok normal, bunlara hazırlıklı olun. Kendinizi, Türkiye’yi ve geçmişinizi anlatmaya hazırlıklı olun. İnsanların bunlarla ilgili pek bir ayrımcılık ve sınıflandırma yapmadığını gördüğünüz zaman bu size güven veriyor. Kimse sizin hangi ülkede doğduğunuzla ilgili olarak sizinle ilgili bir önyargıya kapılmıyor ve zaten büyük olasılıkla bilmiyorlar. Bu yüzden bunlar hiç düşünmeden Avustralya’ya gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz.