Orta Doğu'da startup şirketleri kurduk. Bir tanesi internet üzerineydi ve "fırsat şirketi" idi; Arapça'da "fırsatım" demek. Biz şöyle bir şey yapmak istedik: Önce bir fırsat şirketi kuracaktık, ardından bir hediye şirketi kuracaktık. O da "hediyati" idi; Arapça'da "hediyem" demek. Sonrasında bir yemek şirketi kuracaktık. "Aklati" de "benim yemeğim" demek. İkisini, hediye ve fırsat şirketlerini kurduk, yemekten bahsediyorduk ama o sırada Yemek Sepeti bize bir teklifle geldi. Biz de Yemek Sepeti'ni Orta Doğu'ya kurmuş olduk.
Şimdi, bu startup'ta çalışmak demek, her şeyi, her işi yapmanız demektir. Benim orada Managing Director pozisyonum vardı ve bütün departmanlar bana bağlıydı. Ancak her şey satış, stratejik planlama ve iş geliştirme üzerine kurulu. Nasıl daha iyi ortaklıklar yapabilirim? Mevcut ortaklarımı nasıl geliştirebilirim? Bu iş fırsatlarını nasıl değerlendirebilirim? Bu kafa ile işimizi yürütüyorduk. Hep marketplace üzerinde hareket ettik; yani pazar yeri. Zingat da bir pazar yeri olduğu için buraya geldiğimde o kadar fazla şey yapmıyor. Burası da bir startup. Burada çalışma saatleri oldukça belirgindir. Çok fazla ego yoktur; herkes hemen hemen her işi yapar.
Burada en büyük fark, gerçekten işini bilen, sahiplenen insanların olması. Bu sayede bizden ciddi bir yük kalkmış oldu. Ama o heves, şevk ve inanç hep var. O hırs ve heyecan devam ediyor; bu da çok önemli bir şey.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.