Öncelikle kampüslerin çok iç içe olması büyük bir avantaj bence. Farklı disiplinlerden insanlar bir araya gelip interdisipliner çalışmalar yapabiliyorlar ve bunun sonucunda özgürlükçü ortamda çok orijinal fikirler ve projeler ortaya çıkıyor. Yani, aslında Boğaziçi'nin en önemli özelliklerinden biri bu özgürlükçü ortam. Burada hangi insanla konuşursanız konuşun, Boğaziçi'nin çok özgürlükçü bir yer olduğu en önemli şeylerden biri olarak söylenir. Hangi dilden, hangi dinden veya hangi ırktan olursanız olun, kendi fikrinizi ve düşüncenizi rahat bir şekilde ifade edebiliyorsunuz. Bu konuları tartışabiliyorsunuz. Gayet demokratik bir şekilde kararlar alabiliyorsunuz, özellikle kulüplerde ve derslerde bile. Bu da bireyin gelişimine çok fazla katkı sağlıyor ve aynı zamanda vizyonunu geliştiren bir fırsat sunuyor. Kulüpler, bu olumlu yanların kesinlikle önemli bir parçası. Sosyal olarak kendinizi çok geliştirebiliyorsunuz. Ben, yaptığım şeylerin çoğunu aslında burada kulüplerde gerçekleştirdim diyebilirim ve bu faaliyetleri profesyonel seviyeye kadar taşıyabiliyorsunuz.

İstanbul'un nispeten merkezi bir yerinde bulunuyoruz. Diğer üniversitelerle kıyaslandığında ulaşım açısından büyük sıkıntılar çekebiliyoruz ki bu da zaman kaybı demek. Bunun dışında, ben makine mühendisliği okuyorum. Makine mühendisliği ile ilgili bağlantılarımız çok iyi olsa bile, akademisyenlerimiz güçlü olsa da imkanlarımız nispeten sınırlı; biraz teknik üniversitesi ihtiyacı var. Yine de lisansta seçilebilecek en iyi üniversite olduğunu düşünüyorum mühendislik bölümü için. Bunun nedeni, mühendislikle ilgili birçok akademisyenin Amerika’da eğitim almış olması. Bu bir avantaj çünkü dünyada şu anda en iyi eğitim veren okulların büyük bir kısmı Amerika’da ve bu akademisyenlerin orada aldığı eğitim, onların vizyonunu genişletiyor. Dolayısıyla bu durum öğrencilerin vizyonunu da olumlu bir şekilde etkiliyor. Yüksek lisans ve doktoraya gitmek için yurt dışı imkanları da buradan oldukça rahat bir seçenek sunuyor.