Bir kere, toplumla bir derdiniz olması gerekiyor. Yani, sadece kendi odanızda, ekranın başında joystickle oynayan bir kişiyseniz, neler olup bittiğinden çok fazla haberdar olmayabilirsiniz ya da ilgilenmiyor olabilirsiniz. Çünkü öyle bir profil de var ve öyle olmanın getirdiği durumlar da mevcut. Tabii ki, isterseniz o zaman sivil toplum sizin için uygun bir sektör olmayabilir. Çünkü sivil toplumda, adı üstünde, toplum geçiyor; diğer hiçbir sektörde toplum kelimesi bile geçmiyor. Diğer sektörlerde toplumla bir derdinizin olması gerekir. Toplumdaki haksızlıklar, eşitsizlikler, avantajlar, dezavantajlar sizi ilgilendirmelidir. Aslında düzeltmek istediğiniz veya çözmek istediğiniz sorunların farkında olmanız gerekir. Bence en önemli şart bu: meraklı olmak. Her türlü ilişkiye girmek, çıkmak istemek ve bunu yapabiliyor olmak lazım.
Yıllar önce Habitat’ın onuncu yıl dergisinde yazdığım bir şey vardı. Bir gün, az gelişmiş veya dezavantajlı bir bölgede çay içerken, ertesi gün Birleşmiş Milletler salonlarında New York’ta bir sunum yapabiliyor olabilirsiniz. Diplomatlarla, çok daha şık bir ortamda, görünümünüzle dikkat çekebilirsiniz. Dolayısıyla, bahsettiğim esneklik, farklı ortamlarda, farklı kişilerle, farklı dillerle aynı konuyu farklı kelimelerle ifade edebilme yeteneğidir. Daha rahat, daha özgür olmak derken, aslında bu sektörde beklenen becerilerin, diğerlerinden daha az olmadığını vurgulamak istiyorum.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.