Şimdi benim politikam şu: Şu anda ne yapıyorum? Onu en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Çünkü ileride ne olacağı belli olmuyor; hangi kapıların açılacağı da. Şimdi öğrenciler geliyor, “Hocam, projede çalışmak istiyorum” diyorlar. Ama ben de diyorum ki, “Kardeşim, git projede çalışma. Öncelikle notlarını yüksek tut.” Eğer 3 ve üzeri bir ortalamayla mezun olursan, yurt dışına gidip doktora veya mastır yapabilirsin. TÜBİTAK'tan burs alabilirsin. TİKA, üç bin lira gibi oldukça yüksek bir maaş veriyor. Ben öğrenci olsam, ileride ne olacağım diye fazla endişelenmem; bunu akşam sabah düşünmem. Bu kariyer planlaması da bu mudur, bilmiyorum. Ama benim onlara tavsiyem şu: Şu anda sen öğrencisin, öğrencilik görevini en iyi şekilde yap. Mezun olduğun zaman, yani dördüncü sınıfta yüksek bir dereceyle mezun olursan, önünde çok daha büyük imkanlar çıkacak ve bunlardan yararlanabileceksin. Çünkü bazı arkadaşlar iki buçuk ortalamayla mezun oluyor ve üç üç ortalamayla mezun olanlara burs veriliyor. Mesela Fulbright bursu alacak, Amerika’ya gidecek ya da bakanlıklar yurt dışına stajyer gönderiyor. Şimdi yarım puanla mezun olduğunda ne oluyor? Benim başka işlerle ilgilendiğim zaman bu durumda olan öğrenciler karşısında zorlanıyorum.
Biz, bölüm başkanıyken, öğrencilere bir kavanoz hikayesi anlatıyorduk. Kavanoz, su, taş ve kumdan oluşuyor. “Şimdi bu kavanoza önce kumu doldursam, taşları koyabilir miyim?” diye soruyorduk. Taşlar, senin öncelikle yapman gereken sorumlu olduğun şeyler; derslerin, çalışmak gibi. Çocuklara önce taşları koymayı, sonra kumu koymamız gerektiğini anlatıyorduk. Ama önce gezip tozmak veya başka şeyler koyduğunuz zaman taşlar kavanoza sığmıyor ve başarısız oluyorsunuz. Yani burada bir şey yapmak gerekiyor; planlı ve programlı bir çalışma. Yaptığın iş net: Ders mi alıyorsun? En iyi şekilde o dersten başarılı olmaya çalışmalısın.
Süper kitaplar var, onları okumanı tavsiye ederim. Hayatı anlamak için gerçekten çok güzel eserler var. Elbette roman, şiir gibi diğer türler de farklı ama, mesela James Clerk Maxwell'ın "Kaos" kitabını öneririm. TÜBİTAK yayınlarından çıkmış, mutlaka metodoloji okumak isteyenler bunu okusun. Kaos, metodolojiden bilim haline gelmiş bir kavram. Dünyanın kaotik yapılarını anlamak için okumalısınız. Kaos nedir? Hayatımızdaki düzensizlikler arasındaki düzenin farkına varmak. Bu, müthiş bir bakış açısı sağlıyor. Gerçekten de “Oku, oku” deniyor ya, çok güzel kitaplar var. Okuduğunuzda hayatı farklı bir açıdan görüyorsunuz. Bunlardan biri de "Kaos".
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.