Biz Ankara'dayken işler güzel gidiyordu; iyi bir para kazanıyorduk. Gelir-gider dengemiz fena sayılmazdı. Ancak günün sonunda bizi heyecanlandıran şey, billboardlarda gördüğümüz büyük markalara danışmanlık verebilmekti. KOBİ'lerle çalışmak çok güzel, onlarla beraber büyümek heyecan verici. Ama ister istemez, işimizi iyi yaptığımızı düşünüyorsak, büyük markalara ulaşmak istiyoruz. Bu süreçte, biz Ankara'daydık. Büyük ajanslar vardı. İstanbul'da bazıları globaldi ve onlar bizim için oldukça erişilmezdi. Ama kafaya koymuştuk; onlara bir türlü, onların aldığı müşterilere ulaşabilmemiz gerekiyordu. Bunun için düşündük: Ne yapabiliriz? Kendimizi hızlı bir şekilde insanlara tanıtmalıyız.
Yurt dışındaki örneklere baktık; neler yapmışlar? Bir baktık ki, aslında su alanında Türkiye'de bir konferans yok. Dedik ki, böyle bir konferans yapalım ve sezon oluştu. 2013 yılında ilkini yaptık. O dönemde çok motivasyonumuz yoktu ama ekipten bir arkadaşımız, Tuğçe, bizi ciddi şekilde motive etti ve bu işi yapabileceğimize inandırdı. O sene 230 kişiyle Lütfi Kırdar'da konferansı düzenledik. Yedi tane yurtdışından konuşmacı getirme fırsatı bulduk. Konferans çok ciddi ses getirdi ve hemen ardından büyük müşteriler gelmeye başladı. Çünkü diyorlardı ki, bu alanlarda bu konuyla ilgili bir konferans yapılıyor. Demek ki gerçekten bu alana meraklı bir şirket var.
2014'te 400 kişi oldu, 2015'te 650 kişi katıldı. Artık MADC'de bu etkinliği yapmaya başladığımızda, büyük markalara "Biz de varız" dedik. Üç yıldır uluslararası bir konferansta Türkiye'ye kırktan fazla konuşmacı getirdik. Bu, bizim için aslında çok güzel bir PR oldu. Büyük riskler aldık. Kredilerle girmedik mi? Girdik. Zor günler yaşamadık mı? Yaşadık. Ama günün sonunda, bu konferanslar kesinlikle bizim büyümemize büyük bir değer kattı diyebilirim.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.