Ben de lisedeyken çalıştım; üniversiteye girmek için, üniversite sınavında iyi bir puan almak amacıyla. Yani mükemmel bir puan almadım fakat ortalamanın üstünde, İstanbul Teknik Üniversitesi'ne girebilecek kadar bir puan aldım. İstanbul'un merkezî konumunda olduğu için burayı tercih ettim. Mühendislik denince akla ilk gelen yer İstanbul Teknik Üniversitesi oluyor, başarılarından ve kurumsal kimliğinden dolayı.
O dönemlerde tanıtım günleri veya tercih günleri vardı; bu etkinliklerden birine katıldım. Malzeme Mühendisliği, Malzeme Metodolojisi Mühendisliği, Matematik Mühendisliği gibi birkaç bölüm hakkında bilgi aldım. Ancak içimde bir huzursuzluk vardı ve çok mutlu hissetmiyordum. Bilgi aldıktan sonra balkona doğru gidip kolumu dayadım, uzaklara bakarken tam baktığım yerde Uzay Mühendisliği vardı. Çocukluktan beri uzaya inanılmaz derecede meraklıydım; gerçekten uzaya gitme planlarım vardı.
Hemen koşarak Uzay Mühendisliği bölümüne gittim. Arkadaşlarım da yanımdaydı, onları da sürükledim oraya. "Bana lütfen uzayı anlatın, çok seviyorum!" dedim. Orada sağ olsun, hocalarımız çok ilgi gösterdi. "Sen çok ilgili bir öğrencisin, fakülteyi gezebilirsin" dediler. Fakülteye gittim, gizli yerlere bile girdim, girilmemesi gereken bölümlere de girdim. Kapıları çaldım, herkesten bilgi aldım. Hatta Türkiye'nin ilk uydusunun sinyallerini gösterdiler, "İTÜPSAT, şu kadar gündür uzayda, şu yörüngede dönüyor" dediler. Bu durum beni inanılmaz derecede heyecanlandırdı.
O an yeterli geldi bana; "Teşekkür ederim" dedim ve hemen kaydımı yaptırdım. Şu anda İstanbul Teknik Üniversitesi Uzay Mühendisliği bölümünde dördüncü sınıfım.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.