Üniversite dönemi, bence ikiye ayrılıyor gibi gözüküyor: İlk iki yıl ve son iki yıl. Bir anlamda, bir tanesi çıraklık, diğeri ise kalfalık dönemi olarak değerlendirilebilir. Usta olma şansımız yok. Bu yüzden insanların kalfalık döneminde, yani üçüncü ve dördüncü sınıfta okurken, yol haritasının belli olması gerektiğine inanıyorum.
Gençlerin özellikle özgüvenlerinin çok yüksek olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu özgüven, bir aroganlık seviyesinde olmamalı. Ayakları yere basan, ne yaptığını bilen ve yenilgilerden ders çıkaran, hatta zaman zaman yenilgileri yaşamın bir armağanı gibi görebilen, sabırlı bir yaklaşım sergilemek bence başarı anahtarlarından biridir.
Tabii ki risk almayı becerebilmek de önemli. Girişiminizin hangi modunda olursanız olun, ister profesyonel ister kendi girişiminiz olsun, kıvamında risk almayı bilmek gerekir. Herkesin kendine ait bir kıvamı var; doğru kıvamı bulanların daha başarılı olduğu kesin. Bu da nihayetinde zamanla öğrenilecek bir şeydir, yaradılıştan olan bir özellik değildir.
Ancak çok temel bir gerçek var ki bu hem eğitcilere hem de tüm camialara önerimdir: İyi olmanın gerek iş hayatında, gerekse sosyal hayatta birçok tanımı ve reçetesi olabilir. Fakat benim kuvvetli inancım, en temel ve en değerli anlamda çok çalışmak gerektiğidir. Hepimizin bildiği ve belki de sıklıkla duyduğu bir atasözü var: "Çalışmaktan kimse ölmemiş." Dünyada böyle bir örnek yok.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.