Yanılmıyorsam bundan 2 yıl önce Mart ya da Nisan ayında Vodafone’u temsilen Cannes Young Lions yarışmasına katıldım. Genç Pazarlamacılar arasında olan Genç Aslanlar yarışmasıydı. Bunun Türkiye elemelerine katıldık. Kazananlar Cannes’daki büyük Reklamcılık Festivali’nde Türkiye’yi temsil ediyordu. Pazarlama Departmanı’ndan Genç Pazarlamacılar olarak ben ve bir arkadaşım seçildik ve Cannes Young Lions’ın Türkiye elemelerinde, Vodafone’u Türkiye’deki Pazarlama Ekipleri’ne karşı temsil ettik. Özetle size bir Brief veriyorlar. Verilen konu hakkında öncelikle bir iletişim stratejisi oluşturuyorsunuz. Daha sonra bununla ilgili bir İletişim Brief’i yazıp bunu bir ajansa anlatıyorsunuz. Bizim konumuz Kırkpınar Yağlı Güreşleri’ydi. Yazmak için 24 saat, sunum yapmak için de 24 saat olmak üzere stresli ve uykusuz bir 48 saat geçirdik. Seçilmiş olmak beni çok mutlu etmişti ve Kırkpınar gibi enteresan bir konu bizi enteresan bir şeyi bulmaya yönlendirdi. Şu an Kırkpınar’la ilgili oldukça bilgi sahibiyim. Bu yarışma her yıl devam ediyor. O yıl bir tek biz katıldık. Pazarlama katında beraber çalıştığımız ekip ve yöneticilerim olayın çok içindeydiler. Biz ödül törenine giderken onlar da en az bizim kadar heyecanlıydı. Bu gerçekten benim için iyi bir deneyimdi. Bir de üstüne kazanınca çok güzel bir haber oldu. O mutlu olduğum 2 günün sonunda da Gökhan Bey’den “İşte benim Pazarlama Ekibim!” şeklinde bir mail aldık. O mailden sonra rahat rahat uyuduk. Çünkü Vodafone’da iyi bir Pazarlama Ekibi var ve iyilerin arasından seçilip katıldık. Yolda hem bize destek olan hem de beklentisiyle heyecanlandıran bir yapı vardı. Dolayısıyla Vodafone’un hırslı dediğim yapısı her şeyde karşınıza çıkıyor. İyi bir sonuç almak hem benim için çok büyük bir tatmindi hem de şirketin ve yöneticilerin bana ve konuya olan bakış açısıyla ilgili çok önemli bir ders çıkarmış oldum.