Şirkete gelir gelmez önce kahvemi alıyorum. Ondan sonra yerime geçiyorum. Genelde şirkete erken gelmeyi seviyorum çünkü şirket sessizken günü planlamak daha rahat oluyor. Saat 09:00’dan sonra toplantılar ardı ardına başlıyor. Üst üste gelen çok fazla toplantım oluyor gün içinde. Bu yüzden öncelik sıralaması yapmam gerekiyor. Bir de önceden ayarlanmış çok fazla görüşmemiz olur bizim yurt dışıyla. Onun dışında da bütün gün içinde daha büyük resme bakıp genel planlamaları yapmak gerekiyor. Her gün yeni yeni işler çıkıyor. Hakikaten bir gün öbür güne uymuyor. Sürpriz işler çıkabiliyor karşınıza. Bunların içinde kaybolmadan, uzun vadedeki ve kısa vadedeki planlarımızı takip etmek gerekiyor. Günde mutlaka bir iki saat buna ayırmaya çalışıyorum. Bunun dışında yine kendime çalışma zamanı ayırmaya çalışıyorum. Bir de tabi yağmur gibi yağan bir e-mail trafiği oluyor. Bir yandan da e-maillere anlık cevap vermeye çalışıyorum. Gün çok dinamik geçiyor. Kesinlikle kimsenin sıkılacağını sanmıyorum. Bazen tansiyon artıyor, bazen düşüyor. Onu çok iyi dengelemek gerekiyor. Güzel, neşeli bir ekibin içerisinde çalışıyorum. O da hakikaten beni motive ediyor.