L'Oréal Brainstorm'a katıldığımız sene yarışmanın konusunun mottosu "Sağlık, Güzelliğin Geleceği" idi. Bu mottodan hareketle bir ürün oluşturmaya çalıştık. Bize verilen bilgiler arasında aktif dermokozmetik bir ürün yapmamız istendiği vardı. Bu, ürünün herhangi bir safhasında dermatolog ya da cilt bakımı uzmanlarının devreye girmesi gerektiği anlamına geliyordu. Çünkü bizim ürün üreteceğimiz kitle, sağlık bilinciyle cilt bakımı yapan bir kitleydi. Bizden beklenen, teknolojinin hipotetik olanaklarını kullanarak geleceğe yönelik, dermatologların da dahil olacağı bir cilt bakım ürünü geliştirmekti.
Laflam ekibi olarak, üç adımdan oluşan hayali bir ürün geliştirdik. Ürünümüzün üç adımı şuydu: İlk etapta, yüzünüzü daha iyi tanıyacak bir dermatoloğa yönlendiriliyordunuz. Bu dermatoloğa L'Oréal tarafından çubuklar yollanıyordu. Bu çubuklarla yüzünüzün T bölgesi, yanaklarınız ve diğer bölgeleri taranıyordu. Üçüncü aşamada, "The Machine" adını verdiğimiz bir ürünün içinde, yüzünüze özel ve o günkü ihtiyaçlarınıza uygun bir krem karışımı üretiliyordu.
Ürünümüzün avantajlı olduğunu düşündüğümüz nokta şuydu: Biz her gün havaya göre giyimizi değiştiriyoruz, ancak cildimizin ihtiyaçları her gün farklı olabiliyor. Bazen hava çok kuru oluyor ve cildimizi daha fazla nemlendirmek istiyoruz. Bazen de fazla yemek yediğimiz için cildimiz yağlanıyor ve yağlandırmayacak bir nemlendiriciye ihtiyaç duyuyoruz. Dolayısıyla, cildimizin ihtiyaçları her gün değişkenken neden her gün aynı cilt bakım ürünlerini kullanıyoruz? Bu sorunsaldan hareketle "Loreakör" adını verdiğimiz ürünü oluşturduk.
Ürünümüzü tanıtmak için projemizin son aşamasında on sayfalık bir slayt yaptık. Bu slaytın sonunda hem ürünümüzü tanıtmıştık hem de dermatologlar üzerine bir anket gerçekleştirmiştik. Bu, gerçek hayata dair veri elde etmemizi sağlamıştı. Dermatologlara, ürünümüzü tanıttıktan sonra, böyle bir ürün olursa bunu hastalarınıza tavsiye eder misiniz? diye sorduk. Onlardan gelen cevaplara göre, ürünümüz hakkında daha iyi bir pazarlama yapma şansı elde ettik.
Projemizin amaçlarından biri de sürdürülebilir olmasıydı. Sustainability bekleniyordu. Dolayısıyla, kendi ürünümüzde hem L'Oréal'in kazanma durumunu hem de müşterinin kazanma durumunu düşünmek istedik. Aynı zamanda çevreyi de gözetiyorduk. "The Machine" adını verdiğimiz final ürününde cam hazineler kullanıyorduk; bu hazineler normal camdan daha dayanıklı bir maddeden tasarlanmıştı. Bu maddeler, L'Oréal merkezlerine gidilip tekrar doldurulabilir nitelikteydi. Dolayısıyla, bu flakonları tekrar doldurarak hem plastik atığını önlüyor hem de L'Oréal ile abone olmuş gibi oluyorsunuz. Üründen memnun kaldığınızda kullanmaya devam edersiniz ve bu süreçte çevreye zarar vermemiş olursunuz.
Ürünümüz, bizden istenen ve tamamlamamız gereken amaçları büyük ölçüde karşılayan bir üründü. Size açıklayabileceğim en kısa şekli bu. Umarım faydalı olmuştur.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.