Kurum içi girişimcilik, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de henüz tam olarak idrak edilmiş bir kavram değil. Bir analojiyle ifade etmek gerekirse; "T" harfini düşündüğümüzde, bazı bireyler T’nin yatayında birden fazla konuda derin bilgi sahibi olmayı tercih ederken, bazı gruplar veya bireyler ise T’nin dikeyinde bir ya da birkaç konuda derinlemesine bilgi sahibi olup diğer konulara ilgi göstermiyorlar, bilgi edinmiyorlar. Dolayısıyla, çok uluslu şirketler, içinde barındırdıkları büyük fonksiyonlar ile T’nin yatayında hizmet veren firmalar, kendi içerisinde bir "domain expertise" (alan uzmanlığı) elde etmek zorundalar. Bu zorunluluğu, kurum içi girişimciliğin çıkış noktalarından biri olarak görüyorum. Bu, gönüllü bir reform da olabilir veya tamamen bir fonksiyona dahil bir çalışma da.
Bu analoji kapsamında, ben de kendimi yatayda gören bir birey olarak, herkesin bildiği büyük bir şirkette çalışırken sürdürülebilirlik alanında, şirketin uzun vadeli hedeflerini bireysel seviyelere indirmeye çalıştım. Bu hedefleri daha iyi anlatacak ve benimseyen bir gönüllü ekip kurdum. Bu ekibin yaptığı çalışmaları üç yıl boyunca, hatta 2016 yılında TEDx İstanbul’da aktardım. Burada konuşma sırasında tanıştığım bir Amerikalı aktivist ve girişimci, çevre odaklı birçok şeyi fark etmemde ve geleceğime dair adım atmamda, yeni bir kariyer inşa etmemde çok etkili oldu diyebilirim.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.