Uzun yıllar başka bir alanda çalıştım. Ancak, sahip olduğum yetkinliklerin o alan için doğru olmadığını düşünüyordum. Evet, o alan bana çok şey kattı, onu heybeme aldım. Fakat, yetkinliklerimin pazarlama alanında çok daha uygun olduğunu düşünüyordum. Çalıştığım grubun insan kaynakları, bu anlamda benimle ilgili bir değerlendirme yapmamıştı. O zamanlarda ne yapmam gerektiğini kendi içimde sorguluyordum.
Bir kitap okuyordum ve belki de değişim zamanı gelmişti. Bilemiyorum. Bazen değişmekten ve risk almaktan korkarız. Kitapta şöyle bir cümle vardı: "Daha iyiye ulaşmak için iyiyi terk etme cesaretine sahip olanlar, başarılı olur." O an benim için aydınlanma zamanıydı. O cümleyi okuduktan yaklaşık altı ay sonra istifa etmiş ve Londra'ya gitme kararı aldım. Hemen işlemlerimi hallettim, çünkü pazarlamaya geçmek istiyordum. Ancak, bana "dilin yok, yüksek lisansın yok" dendi. Doğruydu; o zaman benim bir şeyler yapmam gerekiyordu. Kendime bir şeyler katmam gerekiyordu.
Bu yüzden okuluma her şeyimi ayarladım. Sonrasında da yöneticilik eğitimine gitme kararı aldım. "Üç hafta sonra gideceğim" dediğimde, bana "Tuğba, geçer misin? Şimdi şaka kaldıracak halim yok" demişti. Oysa ben gayet ciddiydim ve bu düşüncemi kimseyle de paylaşmamıştım. Her defasında "İyi bir kurumdasın, saçmalama, gitme" diyenler oluyordu. Fakat bazen hayallerimizin peşinden koşmak lazım.
Şu cümleyi de çok önemsiyorum: Kardeşim bana Almanya'dan kartpostal göndermişti, "Hayallerini takip et. Onlar yolu biliyor." Bu benim hayat felsefem ve hala böyle devam ediyorum. İşte, istifa ettim, Londra'ya gittim. Yedi ay orada inanılmaz deneyimler edindim. Başka bir ülkede yaşamak, farklı bir kültürü deneyimlemek çok ayrı bir şey. Okumak güzel, ama orada yaşayıp bunu tecrübe etmek çok daha etkileyici. Hala görüştüğüm yabancı arkadaşlarım var; hatta Mayıs ayında bir tanesi ziyaretime geliyor. Gerçekten güzel bir deneyimdi. Bazen cesaret etmek gerekiyor.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.