One and Bird, aslında dünyanın dört bir yanından, yüz doksandan fazla ülkenin ve iki binden fazla delegenin katıldığı bir organizasyon. Temel amacı, Sustainable Development Goals (Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri) olarak bilinen ve 2030 yılına kadar her ülkenin dünyayı nasıl daha iyi bir yer haline getireceğine dair koyduğu hedeflerdir. Bu on yedi hedef doğrultusunda konuşmacılar gelmekte ve kendi ülkelerinde, kendi bölgelerinde bu hedefler için neler yaptıklarını paylaşmaktadırlar.

Peki biz orada ne yapıyoruz? Dünya için bir şeyler yapmış insanların neler yaptığını, hangi projeleri hayata geçirdiklerini ve bu süreçte içlerinde buldukları gücü, bir şeyleri değiştirmek için tekrar nasıl ses çıkarmaya başladıklarını dinleme fırsatı buluyoruz. Güçsüz hissettiklerinde birbirlerine nasıl destek olduklarını ve bu alevin nasıl büyüdüğünü anlattıklarında, biz de orada heyecanlanıyoruz.

Herkes, bu on yedi hedef doğrultusunda kendi konularında, liderlik ettiği ve önemsediği meseleler hakkında konuşmalar yaptı. Biz de onları dinlerken içimizde hissettiğimiz duygularla bağlantı kuruyoruz. Kimisi çevreye çok dikkat ederken, kimisi kadın-erkek eşitliğine duyarlı. Bazıları açlık, bazıları ise susuzluk meselelerine karşı hassasiyet gösteriyor. Herkes her soruna duyarlı hissetmeyebilir; bazı duyguları daha yoğun yaşayabilir. İşte bu noktada farklı konuşmacıları dinlemek, hayat değerlerimizi tekrar hatırlamamıza vesile oluyor.

RB ile birlikte bu konferansa Türkiye delegesi olarak katıldım. Dünyada elli tane delegemiz vardı ve ben de Türkiye'yi temsil ettim. Gerçekten çok güzel bir konferanstı. Kendi içimde unuttuğum değerleri, insani değerlerimi tekrar hatırladım. Uluslararası düzeyde çağdaşlık hedeflerine odaklanan bir şirketin, hem çalışanlarını desteklemesi hem de bu konulara önem vermesi gerçekten çok değerli. Buranın parçası olmaktan, insani değerlere değer veren bir şirkette çalışmaktan gurur duyuyorum. Elbette ki Türkiye'yi yurtdışında temsil etmekten de büyük bir onur duyuyorum.