Ekonomi üzerine çalışmanın zevkli yanlarını gördünüz mü diye sorarsanız, krizler hariç pek olduğunu söyleyemem. Şimdi krizin neresi eğlenceli ya da keyif verici derseniz, çok şeye yarıyorsunuz. Yani, ben hemen hemen birçok öğrendiğim şeyi krizlerden öğrendim. Genç arkadaşlarıma da sıkça söylediğim bir şey vardır: Yapabildiğiniz kadar çok hata yapın derim; çünkü hatalarla öğreniriz. Ekonomilerde ya da ekonomiyi yöneten politika yapıcılar için bu durum lüks değil. Onlar, hatalarından ders almak zorunda veya hata yapıp oradan ders alacak kadar bonkör olamazlar. Bu bireyler için belki doğru ama politika yapıcılar için doğru değil. Onlar, daha önce nerede ne yapılmış, nasıl bir hata yapılmış ve o hatanın sonuçları ne olmuş, bunlardan ders çıkarmak zorundalar.
Ekonomiyle uğraşanlar açısından eğlenceli kısım, daha önceden yapılmış olanlardan ders alarak daha iyisini yapma tarafıdır. Disiplin olarak okuyan veya çalışan insanlar için durum böyle. Hepimiz birer ekonomik varlıkız. Her bir birey bir ekonomik varlık ve hepimiz ekonominin katılımcılarından biriyiz. Gerek toplum psikolojisi, gerek sosyoloji, gerekse antropoloji gibi alanları ekonomiyle birleştirdiğinizde, gelişmeleri ve müstakbel olabilecek iyileşmeleri ya da kötüleşmeleri bir parça önceden görme şansı yakalıyorsunuz. Bu, işin en büyük avantajlarından biridir.
Eğlenceli mi diye sorarsanız, sürekli veri okumak ve dünyada neler olduğunu anlamak çok eğlenceli değil. Ama anladığınız zaman, buna uygun bir politika yaratıp o yarattığınız politikanın hayata geçip birilerine fayda sağladığını görmek, işin eğlenceli tarafıdır. Şirketler bazında baktığınızda, şirketinize katkıda bulunmak keyif vericidir. Ülke olarak politika yapıcısıysanız, ülkenin kalkınma seviyesini ve refah seviyesini bir yerden bir yere çıkarabiliyorsanız, herhalde edineceğiniz en büyük tatmin de orada olmalıdır.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.