Bu rolün aslında iki temel odak noktası var. Bir tanesi, "alışverişçi pazarlama" dediğimiz mağaza içinde alışverişçiyi nasıl daha etkili bir şekilde yakalayabileceğimizle ilgili. Bu kapsamda, ürünlerimizi nasıl doğru bir şekilde sergileyeceğimizi ve hangi mesajları alışverişçiye nasıl ileteceğimizi inceleyen bir yaklaşım söz konusu. Burası, alışverişçi pazarlama alanına giriyor. Pazarlama etüdü biraz daha tüketiciye odaklanırken, biz mağaza içinde alışverişçiye odaklanıyoruz. Aslında hedefimiz alışverişçi. Örneğin, bir anne çocuğuna süt alırken, burada tüketici çocukken, anne alışverişçi konumundadır. Ben, anneyi yakalayacak şekilde aksiyonlar alıyorum.

Diğer yandan, "trend kategori" dediğimiz ticari pazarlama tarafı da var. Bu tarafta tüketici, alışveriş ve rakip marka trendlerini takip ederek pazara farklı çözümler sunmaya odaklanıyoruz. Burada ne yapıyoruz? Pazara yeni bir ürün giriş yapacağı zaman, bu ürünün hangi satış kanalında satılması gerektiğini, nasıl girmesi gerektiğini ve önce hangi kanalda satış yapılıp daha sonra nereye genişletilmesi gerektiğini belirliyoruz. Yani, işim retail market oluşturma çalışmalarını içermektedir.

Bir diğer amacımız ise kategori yönetimi tarafında yalnızca Unilever’in kazanmasını sağlamak değil; çalıştığımız müşterinin kategorisini toplu bir şekilde genişletmektir. Bir işte yalnızca Unilever kazanıyorsa, bu bizim için başarılı bir iş değil aslında. Bizim asıl hedefimiz, hem müşterinin kazanması, hem içinde bulunduğu kategorinin kazanması, hem de bizim kazanmamızdır. Sonuçta, işin sonunda asıl kazanan alışverişçi olmalıdır.