Benim girişimcilik kimliğim aslında oldukça organik bir şekilde gelişti. Özellikle girişimci olacağım diye bir hayalim yoktu. Üniversite çağında ve sonrasında, bilgisayar bilimiyle başlayıp finans dünyasına ve ardından sosyal etki alanına geçiş yaptım. Bu süreçte sürekli olarak kafamda farklı fikirler vardı; bir şeyler yapmak için tarım alanında birkaç girişim fikrim, spor alanında da bazı düşüncelerim vardı. Bunlar, ilgi alanım olan konular üzerine yönelirken "Ben ne yapabilirim?" diye düşündüğümde ortaya çıkan şeylerdi.

Ancak sosyal etki dünyasına girmeye başladıkça, yüksek lisans dönemimde aslında burada yapabileceğim pek çok şey olduğunu fark ettim. Belki de kendi işimi kurmam gerekiyordu. Türkiye'ye dönmeye karar verdiğimde, yüksek lisans sürecimde burada yapmak istediğim projelere bakınca gerçekten bir şeyler kurabileceğimi anladım. Özellikle sosyal etki alanında bir şeyler yapmak istedim. Yüksek lisansım sırasında Impact Table ile Güney Afrika'daki bir deneyim sayesinde tanıştım ve İstanbul'da bunun olmadığını görünce hemen kolları sıvadım. Aslında direkt "Ben girişimci olacağım" demedim, yalnızca yapmak istediğim şeyler doğrultusunda ortaya çıkan bir deneyim oldu.