Belki bu durum sadece iş hayatıyla sınırlı değil; genel yaşam tarzını da kapsıyor. Her iki tarafta da büyüklere saygı gösterildiğini gözlemliyorum. Örneğin, yaşça büyük insanlara veya organizasyon içindeki üst düzey kişilere karşı saygılı davranışlar görüyorum. Türkiye'de ve Japonya'da bu tür benzerlikler ya da aynı davranış biçimlerini gözlemliyorum. Asya'daki mandarin kültürü ile ilgili olarak, burada biraz düşünmek gerek. Rica ediş özelliği, "Ne olur, lütfen" gibi ifadelerin kullanımı, Japon kültüründe de yer alıyor. Bir şey yapmakta zorlandığınızda, karşınızdaki kişiyle "lütfen, ne olur yapmaya etmeyin" gibi söylemlerle durumu aşmaya çalışmak önemli. Bu tür benzer durumları Türkiye'de de görüyorum; bazı konularda işleri bu şekilde sonuçlandırabiliyoruz.
Bu konuları tartışmak için altını çizmek istediğim önemli bir nokta var: Her yerde, her şirkette ve her organizasyonda bu durumların geçerli olacağına dair bir genelleme yapmak mümkün değil. Ben kendi gözlemlerimle hareket ediyorum. Japonya'da grup çalışması ve konsensüse vararak iş yürütme kültürü hakim. Türkiye'de de bunun benzerlerini görüyorum; ancak bazı yerlerde güçlü liderlikle işlerin yürütüldüğünü gözlemliyorum.
Japonya'daki yaklaşım daha planlı ve öngörülü, Türkiye tarafı ise daha dinamik; hemen harekete geçiyor, yeni projeler oluşturulursa hızlı bir şekilde uygulanıyor. Japonya'da ilk aşama genellikle araştırma ve düşünme üzerine odaklanıyor, projeler hareket geçmeden önce iyi bir kontrol sürecinden geçiyor. Türkiye'de ise hareket ön planda gibi görünüyor. Bunu şöyle ifade edebilirim: Türkiye'deki bazı atasözleri arasında yer alan "Kervan yolda dizilir" danışıklığı ile Japonya’daki yaklaşım "Kervan yola çıkmadan dizilir" şeklinde bir fark var. Bu tür farklılıkların önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.