Psikolog, dört yıllık psikoloji eğitimi sonrasında yüksek lisans yapmış kişiye denir. Fakat psikiyatristler ilaç yazabilirler, yani onlar doktordurlar. Altı yıllık tıp eğitiminin ardından dört yıl süresince psikiyatri anabilim dalında eğitim almış kişilerdir. Bu nedenle, uzmanlaşmış bireylerdir. Bizim birbirimizden farklı yönlerimiz var. Ancak, birlikte çalışabiliriz çünkü bu bir ekip işidir. Birimiz ilaçları yazarken, diğerinin terapilerini yapması gerekir. Yani bu gerçekten bir ekip işi.

Peki, bir kişinin ne zaman psikologdan yardım alması gerektiği ve ne zaman psikiyatriste gitmesi gerektiği konusunda bazen karar veremeyebiliyoruz. Herhangi birine gittiği zaman, biz uzmanlar birbirimize yönlendirme yapıyoruz. Örneğin, ben bir kişiyi dinlerken, dikkatimi çeken şey, o kişinin düşüncelerinin çok hızlı bir şekilde değişmesi oluyor. Bir konuya değinirken aniden başka bir şeyden bahsetmeye başlıyor. Ya da kişiyi izlediğimde, koltuğunda huzursuz olduğunu görüyorum. Bu tür durumlarda, kişinin antidepresan alması ya da düşüncelerini toparlayabilmesi için ilaç kullanması önemli hale gelebiliyor. Eğer bunu yapmazsa, günlük hayatında normal işlevlerini yerine getirmekte zorluk çekebilir.

Bazı insanlar, düşünceleriyle birlikte sık sık sayma davranışına geçebilirler. Bu kişiler, saydıkları şeylere dokunma isteği duyabilirler. Bu durum, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) olarak adlandırılan bir rahatsızlığın belirtisi olabilir ve bu kişilerin mutlaka ilaç kullanması gerekir. Ayrıca, çevrenizdeki bazı kişiler de gerçeklikten uzak bir dünyada yaşayabilir, halüsinasyonlar görebilir ya da birileriyle konuşuyormuş gibi hissedebilir. Bu tür durumlar, daha psikiyatrik bir meseledir ve genellikle ilaç tedavisi gerektirir.

Unutulmamalıdır ki, psikoloji hastalıklarla ilgilenmekle birlikte, hastalıkların psikolojik ve terapötik bağını ve ilişkisini kurar. Fakat psikologlar yalnızca terapötik ilişki kurma alanında çalışır ve ilaç yazma ya da tanı koyma gibi yetkilere sahip değildir.