Üniversiteden mezun olduktan sonra ortalama sekiz yıl kadar hep kurumsal şirketlerde çalıştım, örneğin Memorial Hastanesi gibi. Çok büyük hastanelerde yer aldım ve birçok kişiyle bir arada bulundum. Gerçekten çok keyifli çalışmalarım oldu. Fakat sonrasında yola tek başıma devam etme kararı aldım ve bir marka yaratmak istedim. Ofisime ne isim koysam, markam ne olsa diye düşünürken, renkli bir isim olması gerektiğini düşündüm. Çünkü hepimiz renkleri çok seviyoruz. Ben de renkleri seviyorum. Günlerimizin daha renkli geçmesi için çabalıyoruz; "Acaba çocuğuma daha renkli bir hayat sunmak için ne yapmalıyım?" diye düşünüyoruz.

Bu yüzden markamın isminin renkli bir şey olmalıydı. Hayatı renklendirmek için aslında beslenmemizi renklendirmemiz lazım. Yani diyetimizi "renkli diyet" olarak adlandırmak, renkli beslenmek ve dolayısıyla daha renkli bir hayat demek benim için. Bu yüzden "Renklı Diyet" ismini çok sevdim. Markamın isimini de aynı şekilde koydum ve logomda renklerden oluşuyor. Zaten renkleri çok seviyorum. "Renklilerle de Diyet" isimli bir kitap yazdım. Bu kitapta yine renkli beslenmeden bahsettim. Bilimsel veriler ışığında meyve ve sebzelerin renginin ne anlama geldiğini anlattım.

Örneğin, kırmızı renkteki bir meyvenin içindeki antioksidan, o kırmızı rengi veren likopen, kansere karşı koruyucu bir etkiye sahiptir. Kırmızıyı gördüğümüzde, kansere karşı koruduğunu mutlaka düşünebiliriz. Renkli beslenmeyle ilgili bilimsel çalışmaları inceledim ve bu şekilde bir çalışma oluşturmuş oldum. Gerçekten çok sevdim; sağlıklı ve renkli bir yaşam için mutlaka renkli beslenmek gerekir.