Ben etkinliğe daha fuaye girişte şok oldum. Kapıya girişten kulise kadar, böyle bir şey gibiydi. Parti kongresi gibi bir ortamdı. Hani konuşmamda da ondan bahsettim. MF konseri gibi bir salondu. Ben, bu zorlu PSM'de, bu sahnede çok etkinliğe şahit oldum. Sahnede ya da izleyici tarafında çok az. Bu kadar coşkuyla katılan bir etkinlik görmedim. O açıdan çok etkileyici. Benim de sırtıma büyük bir heyecan ve sorumluluk yükledi. Onun ağırlığını taşıdım.
Tabii ki, bu etkinlik çok zengin bir içeriğe ve geniş bir konuşmacı yelpazesine sahip. Sanıyorum yirmiden fazla kişi sahne alıyor. Dolayısıyla ben de öğleden sonra konuşanlardan biri olarak, çok fazla sayıda fikrin daha önceden telaffuz edilebileceğini düşünerek, daha alt katmandaki, yani daha kök ve temel unsurlara değinmeye gayret ettim. Konuşmamı iki şiir –Bertolt Brecht ve Nazım Hikmet’ten birer şiir– ve üç tane fikirle ayırdım. Şiirleri isteyenler sanıyorum YouTube'dan izleyebilirler ama fikirleri şöyle özetleyebilirim:
Birinci ana fikrim, bu çağda bedelsiz olarak çok kıymetli şeylere eriştiğimiz bir çağda, biz değerli şeylere hak ettiği kıymeti verebilme yeteneğimizi kaybediyoruz. Bunu bedel olarak vermesek bile, zihni olarak bunun üzerinde durmalıyız. Yani böyle bir ortamda, bu kadar değerli insanların fikirlerini ücretsiz izleyip eve gitmenin insanda bir sorumluluğu olmalı. Çok az insan için bu kadar insan uğraştı. Bizim anne babalarımız için kimse bu kadar çaba göstermedi. Bu kuşak için uğraşılıyor. O zaman bu kuşağın –yaş sınırlamıyorum, yani bugün bu salonu dolduran insanların– dışarıdaki insanlara bir borcu var. Buraya gelmek isteyecek olan insanların haklarını kullandılar. Çünkü "yemek" değil, "kullanmak" dedim.
İkinci fikrim, bu çağda bahanelerin sonsuza uzadığı ve beklentilerin de sonsuza uzadığı bir dönem olduğudur. Beklenti ve bahaneleri sonsuzda eşitlerseniz, başarı ve başarısızlığın anlamı ortadan kalkar. Her ulaşabildiğiniz şey sıradanlaşır ve ulaşamadığınız şeyler için geçerli bahaneler üretebilirsiniz.
Üçüncü fikrim ise uzun zamandır unutulan bir gerçeğe dikkat çekmektir. Bu dönemde yapabilecek çok şeyimiz var. Çok fazla keyif verici şey parmaklarımızın ucunda. Ancak en azından hayatımızın bir döneminde, mümkünse en boş ve ucuz boş zamanımızın olduğu gençlik döneminde, durup kendimizi beslemeye, bunun içinde kitaplara dönmeye ihtiyacımız var. Dünyanın en önemli, en başarılı insanları ve en yaratıcı zihinleri, bütün hayatlarını yaşıyorlar ve bunun en önemli özetlerini on beş yirmi liraya kitap yapıp satıyorlar. Bu inanılmaz bir kaynak. Sadece bu açıdan bile baktığımızda, kitaplara, internetteki kaynaklara ve bloglara daha fazla vakit ayırmamız lazım. Buradan da bizi izleyenlere tavsiyem bu olur.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.