Mutlaka analitik bir düşünce yapısına sahip olunması gerekiyor. Yani bir kişide sebep-sonuç sorgulamasının var olması şart. "Bu neden böyle?", "Bu durum neye yol açar?" gibi sorular sorabilen bir zihniyetle yaklaşmak önemli. Yapılan harcamaların kar- zarar etkilerini değerlendirebilmek, ne kadar para harcanırsa harcansın bu paranın ne kadar süre yeterli olacağını hesaplayabilmek gerekir. Tüm bu senaryo analizlerinin bir sebep-sonuç mantığı çerçevesinde kafada oluşturabilmesi, analitik düşünce becerisinin temelini oluşturur.

İkincisi, iletişimin çok önemli olduğunu düşünüyorum. İyi bir iletişimci olunması, finansçı olmak açısından oldukça kritik. Bugünün iş dünyasında belki de çok fazla ön planda olmayan bir konu bu. Çünkü iletişim dendiğinde genellikle pazarlama iletişimi ve müşteri ile iletişim akla geliyor. Ancak, finansçıların da kendilerini dış dünya ile, iş dünyası ile ve çalışanlarıyla, paydaşlarıyla çok iyi bir iletişim içerisinde konumlandırmaları gerekiyor. Bu sayede sağlıklı ilerleyişimizi, doğru bilgileri toplama yeteneğimizi anlayabiliriz. Bu nedenle iletişim gücünün ve yeteneğinin güçlü olması elzemdir.

Ayrıca, biraz sezgiye sahip olmak gerekiyor. Ben buna işin "kokusunu almak" diyorum. İşin sadece rakamlarla şekillenmediğini, bazı şeylerin hissedilmesi gerektiğini unutmamak lazım. Biraz sezgi geliştirmek önemli; kafada bir takım düşüncelerin dolaşması gerekiyor. İşin kokusunu alabilmek için bu hissetme yeteneği zamanla gelişir ve yeni başlayan birinden beklenmemelidir. Ancak birkaç yıl çalıştıkça, bazı durumları sezebilir hale gelebilir ve "Bu böyle olmamalı" gibi hissiyatlar geliştirebilir. Bu sebeple, finansçıların koku alma yeteneği ve işin içinde olması çok önemlidir.