Açıkçası beklenmedik bir şekilde dünyanın en iyi MBA okullarından birinde olmama rağmen, öncelikle kendimin kişisel olarak değiştiğini fark ettim. İş hayatının kurumların ötesinde, kendim için verdiğim önceliklerle ve kendimi tanıyarak farkındalık kazanarak çok ciddi bir değişimin içine girdim. Bunu akademik çalışmayla yapıyor olmak inanılmaz keyifliydi. Daha sonra anladım ki, gerçekten de herhangi bir sistemde ya da kurumda değişiklik yapmak istiyorsanız, öncelikle bu değişikliği kendinizin yaşaması gerekiyor. Çünkü koçluk verirken ya da mentörlük yaparken, değişmesine destek olacağınız kişilerin neler hissettiklerini, bu zorluklardan ya da mücadelelerden geçmeden anlayamıyorsunuz. Dolayısıyla INSAD bana gerçekten de bunu kazandırdı.

Onun ardından, yirmi aylık master dönemi boyunca sistemsel bakmayı gerçekten öğrendim. Bununla birlikte, belki de moda kariyeri fikri doğmuş oldu. Sistemsel bakarken, moda sisteminin tüm oyuncularının çok etkili olduğunu ve bu farklı oyuncular arasındaki sinerjinin oldukça önemli olduğunu gördüm. Dolayısıyla, moda okulları, moda şirketleri, moda çalışmak isteyen gençler ve çalışan profesyonellerin nasıl bir araya geleceğini düşünürken, bu sistemsel bakış açısıyla çalışmaya başladım. Bu fikir üzerine yoğunlaştım. Dolayısıyla INSAD bana etkisi gerçekten de belki de her şeyi anlamlandırabilmem oldu diyebilirim. Ancak bir yıl sonra...