Benim dönemimde, seksenlerde üniversiteyi bitirirken, özel sektörde ve kamuda şu iki soru sorulurdu: Hangi okulu bitirdin ve hangi dereceyle bitirdin? İngilizcem var mı? İyi bir dereceyle bitirmek ve iyi bir okulda okumak, istihdamda önemliydi. Ayrıca, iyi bir insan olmak ve referansla bir yere gitmek de işe alınma sürecinde önemli faktörlerdi. Çünkü rekabet uluslararasıydı; ticarette küreselleşen bir dünyada, istihdamda da rekabet küreselleşti.
Şimdi özel sektör veya sivil toplum gibi kuruluşlar bir insanı işe alırken, hangi üniversiteyi bitirdiği bizim hiç umurumuzda değil. Hangi dereceyle bitirdiği de umurumuzda değil. Biz iki soru sorarız: "Niye bize başvuru yaptın? Bu konuda bir hayalin olup olmadığını nasıl ölçeriz?" İkincisi de "Ben sana bu işi verdiğimde bana ne katacaksın?" Bu soruyu sorduğumuzda, ODTÜ mezunu da çuvallıyor. Boğaziçi mezunu da çuvallıyor. Bilkent mezunu da çuvallıyor. Hepsi için söylemiyorum; bunların en iyi üniversiteler olduğundan dolayı belirtiyorum. Anadolu'daki öğrenciler ise bu konuda daha da zorlanıyor. Çünkü hiç böyle bir düşünce geliştirmemişler. Okulda iyi bir dereceyle mezun olmayı öğrenmişler. Aileleri ve hocaları böyle şartlandırmış ama gerçek hayat öyle işlemiyor.
Gerçek hayatta benim için artık önemli olan, birinin işime ne kadar yarayıp yaramadığı. Üniversiteyi bitirip bitirmemesi de umurumda değil. Burada üniversiteyi bitirmeyen arkadaşlar var; yetenek ve kapasite olarak kırk tane üniversiteyi cebinde çıkaracak kadar donanımlılar. Çünkü burada yaptıkları kariyerin daha önemli olduğunun farkına varmışlar ve diplomanın gereksiz bir hale geldiğini düşünüyorlar. Bunun için doğru bir kariyer yönlendirmesi gereklidir.
Ancak öğrencilerin kendilerini keşfedebileceği alanlara yönlendirilmesi de önemli. Amerikalılar dönem dönem buraya gelir. Princeton Üniversitesi öğrencileri geldi ve bize staj yaptılar. Amerikalılar, çeşitli ülkelerden geliyor ama üniversite destekliyor; çünkü üniversiteyi bitirdiğinde sadece o derste aldığı notla değil, o aylar süresindeki çalışmaları da dosyaya ekleniyor. Hâlâ bizde uluslararası bir toplantıya giden öğrenciyi desteklemiyoruz. Önce ders diyoruz ve bir sivil toplum çalışmasına katılmasını desteklemiyoruz. Öğrenci kulüplerinin bile kurulması, hâlâ o okuldaki akademik kadronun iki dudağı arasında kalıyor.
Üniversiteler kendine güvenen, yeteneklerini keşfeden öğrencilere imkan yaratmadığı müddetçe, üniversiteler gerçek işlevlerini yerine getiremez.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.