Sonuçlar 5. sayfadan itibaren gösteriliyor. İlk sayfaya dönmek için tıklayın.
Siemens AG'nin sosyal sorumluluk politikası son dönemde şirketimizin öncelikleri çerçevesinde daha çok inovasyon ve teknoloji üzerine odaklı. Ancak tabii ülkeler kendi önceliklerine ve sürdürülebilirlik politikaları çerçevesinde kendi projelerine yön veriyorlar. Bu noktada Siemens Türkiye, inovasyon ve teknoloji ile bağlantılı projeler dışında sanat odaklı farklılaşan yaklaşımıyla da Siemens AG'nin desteğini almış ve bu alanda diğer Siemens şirketlerine de örnek olmuş durumda. Siemens Opera Yarışması bu anlamda gururla paylaşabileceğimiz bir proje. Türkiye'nin ilk ulusal opera yarışmasını 20 yıla yaklaşan bir zamandır sürdürülebilir olarak, hiç ara vermeden organize etmeye ve genç sanatçıları dünya sahnelerine kazandırmaya devam ediyoruz. Bundan da büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yıl Siemens Kültür ve Sponsorluklar Programı'nın Global Direktörü Stephan Frucht da Opera Yarışmamızın jüri üyelerinden biri oldu. Projemizin Siemens'in bulunduğu diğer ülkelerde uygulanabilir olup olmadığı anlamında bizim deneyimlerimizden de faydalanıyorlar. Bu da Opera yarışmasının globalde başarısını ve takdir edilişini gözler önüne seriyor.
Her şeyden önce, Siemens, Türkiye'ye ARGE yatırımı yapan uluslararası bir şirket.
Siemens'te salt bir yazılım yapmıyorsunuz. Daima yazılım dışında bir alanla ilişkiniz oluyor, yani aslında temel (core) mühendislik alanlarını da öğreniyorsunuz. Endüstri yel otomasyon, enerji veya sağlık gibi başka bir teknolojik alanla sürekli iletişiminiz oluyor ve yeni bilgiler öğreniyorsunuz.
Ayrıca, Siemens'te bir yazılımcı tasarım yapıp o tasarımın gerçeklemesini ve testini yapıyor. Yapılan iş kritik olduğundan Siemens ürünlerinin diğer yazılım ürünlerine göre daha dayanıklı olması gerekiyor. Ben, insan -makina arayüzünü oluşturan operatör panelleri üzerinde çalışıyorum. Bu cihazlar temel olarak bir iPad'e benzemekle beraber, bir dizi endüstriyel özelliklere sahip olmaları da gerekiyor. Örneğin yüksek dayanıklılık, uzun ömür ve destek süresi, gerçek zamanlı çalışma…
Bu hedefe ulaşmak yazılımcılar için zorlu olduğu kadar eğlenceli de. Biz Siemens olarak son tüketici ürünleri üretmiyoruz. Bu yüzden genç IT'ciler son tüketicinin görme şansı olmadığı, üretime daha yakın ortamları görme şansını elde ediyor. Bu da genç bir yazılımcının kişisel ve profesyonel gelişimi için çok önemli kazanımlar anlamına geliyor.
Burada yazılım ve o yazılımın hedeflediği ortamı ve etkisini öğreniyorsunuz (fabrika ortamı gibi). Ürettiğimiz ürünleri fabrikada kullanacak profildeki bir çalışanı hayal edip ona göre bir çözüm üretmeniz gerekiyor.
Türkiye ARGE departmanı halihazırda yurtdışındaki birimlere entegre bir şekilde çalışmaktadır. Dolayısıyla dünya üzerinde Siemens'in herhangi bir lokasyonunda bir ihtiyaç olduğunda ilk bizlerin haberi oluyor. O pozisyon için teknik deneyime ve yeterliliğe sahip her Siemens çalışanı dünyanın neresinde olursa olsun aynı şansa sahiptir ve değerlendirme süreci de şeffaf ve tarafsız şekilde işliyor. Eğer Türkiye'de bir çalışanın Almanya'daki bir pozisyonda şirkete katkı sağlayacağına inanıyor ve bu potansiyeli görüyorsak çalışma vize ücreti ve oturum gibi ufak detaylar şirket gözünde önem arz etmiyor.
Sadece bu sene bile bölümümüzden 3 arkadaşımız farklı görevler için Almanya ve Avusturya'da bulundular. Kişinin istekli olması koşuluyla global anlamda Siemens sayısız kariyer fırsatları sunuyor.
Siemens ailesinde çalışmak demek grup ve motivasyon işi demek. Arkanda her zaman birilerinin olduğunu bilmek demek. Her aradığında karşı tarafın telefonunu açması ve sana canla başla yardım etmesi demek. Yöneticine gece gündüz ulaşman demek. Her zaman bilgi paylaşımı yapman demek. Siemens, kocaman bir ailede olmak demek.