Ben artık mesleğimin onuncu yılına yaklaşmak üzereyim. İlk yıllarımda okul sektöründe çalışıyordum. O zamanlar haftanın altı günü, sabah sekizden akşam beşe kadar tam zamanlı olarak orada olmak zorundaydım ve hayatım ona göre düzenlenmişti. Beşten sonra eve geliyordum ve sadece pazar günlerim vardı. Sonrasında klinik yüksek lisans yaptım ve bunun üzerine hastanede çalışmaya başladım. Orada işler çok daha yoğunlaştı, çünkü yirmi dakikada bir danışan görmem gerekiyordu. Orada "hasta" dediğimiz kişilerle çalışıyordum; bazı hastanelerde hasta sayısı az olduğu için o dönem çok yoğun değildim, ancak bazı yerlerde aşırı yoğunluk olabiliyordu.
Zamanla bir danışan portföyü oluşmaya başladı. Portföyüm oluşunca kendi danışanlarımı görebileceğim yerlerde çalışmaya başladım. O süreçte, insanlar işten ya da okuldan çıktıklarında bana gelmek istiyorlardı. Ben de günlük hayatımda kendimle ve arkadaşlarımla daha fazla vakit geçirme fırsatı buluyordum. Bu şekilde, insanların iş çıkışından sonra benim işim başlıyordu. Akşam saatlerinde veya cumartesi günleri genelde çok yoğun oluyordum. Bu nedenle, bir günüm genelde böyle geçiyor.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.