Ipsos'ta bir günü koşarak geçiriyorum. Eğer özetle bir günü anlatacak olursam, ilk olarak genelde o gün içerisinde bir sunum oluyor. Sabah kalktığımda, çıkmadan önce o sunumda neler söyleyeceğime bir göz atıyorum. Sonra arabaya biniyorum ve yola çıkıyorum. Arabaya giderken mutlaka bir müşteriyle telefonla konuşuyoruz. Örneğin, kişisel bakımla ilgili bir sunuma gidiyorum ve orada bir markayı anlatacağım. Arabada giderken çikolata ile ilgili çalıştığım bir müşteri arıyor ve diyor ki, "Yeni bir çalışma var, hemen sana bir teklif ileteceğim. Senden bir teklif istiyorum." Onun tasarımını konuşmaya başlıyorum. Telefonu kapatıp sunuma gidiyorum ve kişisel bakım üzerine konuşmaya başlıyorum.
Sunumdan sonra şirkete dönüyorum. Şirkete döndüğümde, yeni aldığım teklifle ilgili operasyonla konuşmaya başlıyorum. "Böyle bir teklif var, ben böyle düşünüyorum, bunu nasıl yaparız?" diye oturuyoruz. Bu sefer iç ekiple görüşmeye başlıyoruz. Sonrasında teklif hazırlanıyor. Daha sonra, gün içerisinde farklı müşterilerden farklı sorular gelmeye başlıyor. Örneğin, gönderdiğimiz bazı raporlar için ek açıklamalar istiyorlar; onlara ek açıklamalar çıkartıyoruz. Gönderdiğimiz belgelerin arkasındaki neden ve sonucu bağlayarak bir iş yapıyoruz. Bu nedenle, neredeyse tüm günüm bir neden-sonuç ilişkisi yaratmak üzerine kurulu oluyor. Bence pazar araştırmacılığının da en önemli konusu bu: Bir sonuç varsa onun nedenini bulmak veya müşteri bir sonucu görmek istiyorsa, ona nasıl ulaşabileceğini söylemek.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.