Aslında ben ilk mezun olduğumda, iki bin sekiz yılında Montreal’de bir hiring freeze oldu. Kimse işe alınmıyordu o zamanlar. Ben de Vancouver’a gitmek istedim. Vancouver’a gittiğimde herkes, “Magill ekonomi mezunu artık yatırım bankacılığında iş bulur” diye bekliyordu. Ama ben o sırada Greenpeace'te işe başladım ve orada satış konusunda çalışıyordum. Dokuz kişilik bir ekibim vardı. Ev ev gezip farklı kampanyalar hakkında insanlara bilgi veriyorduk. Büyük bir heyecanla yaptığımız için insanlar bu işten etkileniyordu. Çünkü samimiyetle yaptığımız bir şeydi. İnsanlar, inandığın ve sevdiğin şeyi gözlerinin içinden anlıyor. O yüzden o tutkun bittiğinde ben o işi bıraktım. Bugüne kadar tutkun biten her işi bıraktım.
Teknoloji sektörüne girmem ise şöyle oldu: Daha fazla etki yaratabileceğim bir alana girmek istedim. Her zaman iletişim, pazarlama ve insanlara bazı mesajları ulaştırabilme benim için önemliydi. Daha önce hikayeler yazmak, şiir yazmak ya da yaratıcı şeyler çizmek gibi birçok şeyde iletişim benim için hep büyük bir tutkuydu. Bu yüzden teknolojiyi seçtim.
Teknolojide şöyle güzel bir şey var; siz aslında bir ürün pazarlamıyorsunuz, bir değeri iletişimle karşı tarafa aktarmaya çalışıyorsunuz. Orada bir şey satma enerjisi olmadığı için ben buna daha dört elle sarılabildim. O noktada, teknolojinin değerlerini insanlara ulaştırmaya odaklandım ve bu işi hayatımın sonuna kadar yaparım dedim. Çünkü bunu büyük bir zevkle yapıyorum. Gerçekten yaptığım işten çok keyif alıyorum ve kendimi geliştirmek için bu alanda her gün bir şeyler yapıyorum. Hiçbir zaman tatmin olmamalısınız kendinizden; “Tamam, ben süper bir pazarlamacı oldum” dememelisiniz. Hiçbir alanda tatmin olmamalısınız. Tatmin olmayarak, her gün yeni bir şeyler öğrenerek kariyerime devam ediyorum.
Bu metin otomatik olarak oluşturulmuştur. Hataları bildirerek geliştirilmesine katkı sağlayabilirsiniz.