Y jenerasyonu işverenleri araştırırken nelere dikkat ediyor ve hangi mecraları kullanıyor?
Evrim Kuran
Evrim Kuran
Mehmet Zorlu Vakfı Gençlik Zirvesi Konuşmacısı, Mehmet Zorlu Vakfı
Transkript

2015 yılında Türkiye’de yaklaşık 35 bin üniversite öğrencisi gençle, 7500’e yakın da genç profesyonelle çalıştık. Toplamda 40 binin üzerinde Y jenerasyona erişimimiz oldu. Üniversite öğrencilerine ve genç profesyonellere birbirine benzer sorular sorduk. Üniversite öğrencilerine sorduğumuz önemli sorulardan biri; “İdeal şirketlerin ideal olduklarına nasıl karar veriyorsun, bunu belirlerken en çok kimden etkileniyorsun?” sorusudur. Katılımcılarımızın yaklaşık %70’i o şirketin çalışanlarından etkilendiğini söylüyor, şirketlerin de buna kulak kabartmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Siz istediğiniz kadar pazarlama iletişiminde, değişik mecralarda, bütünleşik iletişiminizde şirketinize ve markalarınıza dair hikayeler anlatın ama o hikayelerin esas sahibi mevcut çalışanlardır. Dolayısıyla mevcut çalışanların elinden anlatılan hikayelerin sahiciliği çok kritik bir hal alıyor.

Aynı soruyu genç profesyonellere sorduğumuzda da durum farklı değil. Onlar da ideal şirketin en önemli temsilcisinin, o şirketin mevcut çalışanları olduğunu söylüyor.

İkinci olarak “Mevcut çalışanlara nereden erişiyorsun?” sorusu var. Orada da bizi hiç şaşırtmayacak bir yanıt alıyoruz. Tabii ki ilk sırada sosyal medya geliyor çünkü dijital medyada mevcut çalışanların etkileşimlerinden, %70’in üzerinde dijital medya ve sosyal paylaşım platformlarında paylaşılan hikayelerden etkileniyorlar.

Video mesajlarının etkisinin de çok arttığının mutlaka altını çizmem lazım. Artık daha az okuyup daha çok izlemek isteyen gençlerle beraberiz. Onları da anlıyorum, yargılamıyorum. Ben orta yaşlıyım ama gençlerin okumak istemedikleri için bunun umutsuz bir durum olduğunu söylemiyorum. Bilakis hayatın ne kadar kısa olduğunun daha da çok farkındalar. Bu yüzden zamanı en efektif bir şekilde nasıl değerlendirebileceklerini düşünüyorlar. Bu sebeple de gizlenecek bir şeyi okumaya gerek duymuyorlar ve video mesajlarının etkisi artıyor. Bizim araştırmalarımızda da bu son derece yükseliyor. Hatta şu anda bu ikinci sıraya yükselmiş durumda, birinci sırada da sosyal paylaşım platformları var. Sosyal paylaşım platformlarında gerçek çalışan hikayelerini duymak istiyorlar ve bu bence çok kritik. Biz de İşveren Markası projelerimizde mevcut ve önceki çalışanları nasıl elçi olarak konumlandırabileceğimizin peşindeyiz ama bu, bir şey verip karşılığında elçilik almak gibi bir şey değil. Sadakat ve elçilik artık satın alınabilir bir şey değil, kazanılabilir bir şey. Bunu kazanmak için de şirketin bir takım yatırımlar yapması gerekiyor. 

Bunun dışında Türk genci şirketin onu geliştirmesini istiyor ama gelişimden ne kastettiği çok önemli. Türkiye’de gelişim deyince en yüksek beklenti, mentorlükprogramları, rotasyon imkanları ve ileri akademik destektir. Dolayısıyla; “Öğrencilik dünyama da bir noktada devam edebileyim. Öğrenmeye ve gelişmeye devam edebileyim.” diyorlar.