Unilever'de ürün geliştirme süreçleri nasıl işliyor?
Transkript

Öncelikle ürün fikriyle başlıyoruz biz, pazarlamayla birlikte fikir ortaya çıkıyor. Tüketicinin ihtiyacı olan bir alan belirliyoruz, ondan sonra diyoruz ki şöyle bir ürün çıkartalım, böyle bir konsepti olsun. Ondan sonra Ar-Ge ekibi çekiliyor labaratuvara ve bir grup formülasyonu hazırlıyor: içine hangi kimyasallar girecek, nasıl bir ürün olacak, ne renk olacak, deterjan olarak düşünürsek nasıl çözünecek gibi... Bir grup aynı anda ambalajlarını geliştiriyor: rengi, tasarımı, kapağı, şişesi, kolisine kadar. Bir grup nasıl üretilecek fabrika processlerine çalışıyor; bir grup da tüketici teknik araştırma dediğimiz kullanım koşullarını çalışıyor, kaç derecede kullanacak, hangi makineye koyacak gibi. Bütün bunlar birleştikten sonra bir ürün mixi ortaya çıkıyor. Dolayısıyla onun fabrikalarımızdaki ilk üretimine kadar biz başında oluyoruz. Sonra da rutin üretimlerde fabrikaya devredip çıkıp bir sonraki projemize başlıyoruz. Her kategorinin farklı dinamikleri var. Mesela deodorant dediğinizde deodorant çok daha global, zaten dünyada 1-2 tane sayılı üretim tesisimiz var, oradan ithal getirtiyoruz bir çok ülkeye. Ama saç grubu şampuanlar veya çamaşır deterjanları veya domestos, omo çok ülke kullanım koşullarına bağlı olduğu için birebir her yerde aynı değil. Her ülkenin formülü birbirinden farklı. Gerekirse ambalajı birbirinden farklı, çünkü koşullar birbirinden farklı. Mesela tüketici Türkiye’de çok daha sıcakta yıkamayı seviyor, beyazlığa bayılıyor, makinede mutlaka ön yıkama yapıyor ama Hindistan’da elde yıkıyor, nehirde yıkıyor. Aynı ürünü vermeniz mümkün değil. Global Ar-Ge merkezimiz bize bir molekülü keşfediyor, sonra diyor ki Hindistan sen al bunu kendi tüketicine uygun bir bitmiş ürün haline getir, Türkiye sen al bunu Türkiye veya işte Arabistan veya Fas’taki tüketici için bir formül haline getir diyor, biz de onu yapıyoruz coğrafyalarda.