Ben yıllarca üniversite eğitimi sonrası yüksek lisansın, üniversitenin bir devamı mı yoksa gerçekten farklı bir tecrübe mi olduğunu düşündüm. Bu konuda profesyonel insanlar çok daha iyi açıklama yapabilir ama ben üniversite sonrası iş hayatını deneyimlemek gerektiğini düşünüyorum. Sizi başka insanlardan farklılaştıran yeteneklerinizi ortaya çıkarıp fark etmeniz çok önemli. Bu anlamda ben üniversite hayatımdan sonra direkt iş hayatına atılarak bankacılığa başladım. Yıllar sonra yaptığım master programında biraz daha teorik olarak kitaplarda okuduğum şeyleri 18 yıllık bir tecrübenin üzerine birleştirip tekrar baktım ve bir dönemde anlayamadığım dersi bir günde anlayabildim. Dolayısıyla İşletme’yle iş hayatındaki tecrübeyi üst üste koyup geçmişle yüzleşebilmek, bana kattığı şeyler arasında. Tabii ki okuduğunuz derslerde verilen örneklerde dünya çapında neler olduğunu ya da farklı şirketlerin nasıl başarı hikayeleri olduğunu görüyorsunuz ama önemli olan geçmiş tecrübenizi sorgulamanızdır çünkü o sorguladıklarınız sizin bir sonraki adımlarınızı daha doğru atmanızı sağlıyor.
DenizBank’ta bir Tarım Bankacısı, ya ihtiyacımıza yönelik Tarım Bankacılığı Portföy Yöneticisi ya da bizim Satış Temsilcisi dediğimiz bölgelerimizde yer alan Satış Ekibimizin bir parçası olarak başlar. Portföy Yöneticileri şubelerimizde görev alarak portföyü yönetir, Satış Temsilcilerimiz ise Portföy Yöneticiliği öncesinde satış tecrübesini alabilmesi ve satışı deneyimleyebilmesi için müşterilerimize bölgelerde ve şubelerde hizmetlerimizi sunar. Portföy Yöneticisi’nin kariyeri iş kolundan bağımsız olarak hemen hemen aynıdır ama iyi bir Portföy Yöneticisi, o şubenin yöneticiliğini hayal eder. Bu süreçte genel müdürlük ekiplerinde, bölgelerde ve farklı ekiplerde görev alabilir, bu da empati kurabilmesini sağlar.
Bugün benim Satış Ekibimde çalışan bir arkadaşın Portföy Yöneticiliği tecrübesinin olması benim için çok önemli çünkü karşısındaki insanı anlayabilmesi, o koltuğa oturan insanın tecrübelerini bilip empati kurabilmesi, ona yardımcı olabilmesi gerekiyor. Bugün IQ diye konuştuğumuz konu artık EQ’ya kayıyor. EQ ise karşınızdakiyle empati kurabilmek, kendinizi karşınızdakinin yerine koyabilmek anlamına geliyor. Kariyer yolculuğu da buralardan geçiyor. Şube Yöneticiliği sonrasında Bölge Yöneticiliği, genel müdürlükte Bölüm Müdürlüğü, Grup Müdürlüğü, Bölge Satış Müdürlüğü gibi farklı birçok kariyer fırsatı var.
Ben bankacılık sektörü ve günlük tüketime dayalı uluslararası bir firma olmak üzere iki iş başvurusu yaptım. Günün sonunda ilk teklifi bankacılıktan aldım ve bir yeni mezun olarak bu teklifi kabul ettim çünkü ikinci bir teklifin geleceğinin bir garantisi yoktu.
Üniversite 3. ve 4. sınıfta okuduğum okulda kariyer günleri düzenlerken bir bankayı misafir etmiştik ve o sunum beni gerçekten etkilemişti. Bankacılığın bu zamana kadar gördüğüm şubelerin ötesinde bir iş olduğunu anladım. 18-19 yıldan beri bu işi severek yaptığım ve işime her gün heyecanla geldiğim için doğru şeyi seçtiğimi düşünüyorum, doğru bir yolda da devam ediyorum.
Satış demek karşınızdaki bir insanı ikna etmek demektir ve satış alanında çalışmanın zor yanı da budur. Bankacılık tarafında satış alanında büyük beklentileri, küçük ihtiyaçları ve hedefleri aynı anda karşılayabilmek zorundasınız. Portföy Yöneticisi pozisyonundaki yönetici kelimesi de buradan geliyor.
Bankacılığın hangi alanında çalışırsanız çalışın eğer bir Portföy Yöneticisiyseniz belli bir süre sonra kendi tarzınızı oluşturuyorsunuz. Kendi doğrularınızı, stilinizi, müşteriye hangi noktadan yaklaşmanız ve neyi ön plana çıkarmanız gerektiğini, müşterinin güvenini kazanmanın ne olduğunu zamanla öğreniyorsunuz.
Ben bankacılık kariyerime MT eğitiminden sonra Portföy Yöneticisi olarak başladım ve 2 buçuk yıl boyunca Portföy Yöneticiliği yaptım. O zamanki ilk yöneticimiz bize sahada çalışmanın ne kadar önemli olduğunu belli bir süre sonra anlayacağımızdan ve empatiden bahsediyordu. Bu yüzden sahadaki arkadaşları anlayabilmek, o empatiyi kurabilmek ve o tecrübeyi zamanında kazanmak çok önemli.
Kısa vadede attığınız her adımın, yaptığınız her işin karşılığını anında görebiliyorsunuz. Çok güzel bir proje yakaladığınızda veya bir müşterinin önemli bir ihtiyacını fark edip çözüm bulduğunuzda bunun sonucunu anında görebilirsiniz. Bu sizin rakamlarınızı büyütür, pazar payını arttırır, daha çok hizmet sunabilmeniz için belli bir kaynak yaratır. Bu yüzden satış alanında çalışmanın en çok motive eden yanı, kısa vadede attığınız her adımın sonucunu görmenizdir. Bu kısa sonuçlar birleştiğinde size uzun vadeli ve büyük sonuçlar getirir. Bugün özel bankalar arasında %40 pazar payı veya %12 buçukluk bir payla tüm bankalar arasında ikincilik gibi rakamsal sonuçlar beni motive eden en önemli şeylerdir.
